Bu aynı zamanda soygucumuzun bir ortağı olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | الذي يُؤكد أيضًا بأنّ سارقنا كان يعمل مع شريك |
Tamam, bu nişancımızın orada olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | حسنٌ، ذلك يُؤكد بأنّ مُطلق النار كان فوق هنا |
Bu en kötü korkularımı doğruluyor. | Open Subtitles | ـ هذا يُؤكد أسوأ مخاوفي ـ لماذا ؟ |
Uşaklar bunu doğrular. | Open Subtitles | كنت بالبيت أي واحد من الخدم يمكن أن يُؤكد ذلك |
Bunun gibi bir hareket Canterbury'nin Mars tarafından yok edildiğini doğrular. | Open Subtitles | هذا الأمر يُؤكد فقط أن سفينة " كانتربيري " تم تدميرها من قِبل المريخيون |
Carter'ın öldüğünü kimse doğrulamadı. | Open Subtitles | (لم يُؤكد أى شخص حتى على إحتمالية قتل (كارتر |
Ahktar olduğunu doğrulamadı. | Open Subtitles | (لم يُؤكد بعد أنه (آختار |