Doğal seçilim, popülasyon ve türleri kabaca tanımlı sınırlar içinde tutuyor. | TED | عادةً ما يُبقي الانتقاء الطبيعي على السكان والفصائل ضمن حدود معينة. |
Torununun sağlığının anahtarı Tanrı'da olabilir, onu iyileştirmenin, ama anahtarı onun vücudunda tutuyor. | Open Subtitles | ربما يملكُ الرَب المُفتاح لصحة حفيدك ليشفيه لكنهُ يُبقي المُفتاح في داخِل الصبي |
Ama yapilan tüm hatalardan bana söylermisin neden felcli bir adam yataginin altinda bir cift sanadalet tutmak istiyor? | Open Subtitles | ولكن لِكلِ عمل بعض الأخطاء، اخبرني لماذا رجلٌ مشلول يُبقي خفان تحت سريره؟ |
İnsanı hayatta tutan tek şey budur. Sadece kurduğu düşler. | Open Subtitles | هذا ما يُبقي المرء حياً يجب أن يكون لديه حلم |
Belki onu diğer 63'lüleri tuttuğu yerde saklıyordur. | Open Subtitles | -ربّما هناك يُخفيها . حيث يُبقي على مُختفي عام 1963 الآخرين. |
Ellerini nasıl yukarıda tuttuğunu görüyor musun? | Open Subtitles | حسنا ، أترى كيف يُبقي يديه مرفوعتين |
Göz kapaklarını kesmek gözlerinin açık kalmasını ve görmelerini sağlayabilir. | Open Subtitles | الآن, إقتلاع جفونهم يُبقي أعينهم مفتوحة, تجعلهم يرون. |
Güvenlik subayı tutukladığı kişileri nerede tutar? | Open Subtitles | أين يُبقي الضابط مسؤول الأمن على المُعتقلين؟ |
Alçak çatı herkesin aynı göz hizasında oturmasını sağlar. | TED | يُبقي السقف المنخفض الحاضرين على الجلوس عند مستوى الرؤية. |
Aileyi bir arada tutmaya çalışmanın nasıl olduğunu bilirim. Zordur. | Open Subtitles | أعرف كيف يكون الحال بكونك الشخص الذي يُبقي العائلة معاً. |
Sosyal becerileri geliştirmesini - Leo, sadece sen bilirsin, bu oğlun tutuyor budur. | Open Subtitles | أسرعوا ليو ، فقط كي تعرف أن هذا ما يُبقي إبنك |
İnhibitör sadece aklımı başımda tutuyor. Retrovirüsü yavaşlatmıyor. | Open Subtitles | المانع يُبقي ذهني صافيًا ولا يؤخر مفعول الفيروس الرجعي |
Derinlerdeki basınç, sıcaklık donma seviyesinden çok daha düşük olsa bile suyu sıvı hâlde tutuyor. | Open Subtitles | يُبقي ضغط الأعماق الماء في حالةٍ سائلة، ولو أنّ درجة حرارته أبعد ما يكون عن درجة التجمد |
İlgiyi canlı tutmak için bir şey söylenmeliydim. | Open Subtitles | كان لابد أن يقول شيئًا لكي يُبقي الأمر مشوقًا |
Ama Terry bunu gizli tutmak istiyor, Yani kimseye söyleme, anladın mı beni? | Open Subtitles | لكن "تيري" يريد أن يُبقي هذا الأمر سرّاَ , لذلك لا تُخبر أيّ أحد , هل تفهمنيَ ؟ |
Öyleyse bu nedenle mi Oh Young Ji 'yi korumak için yakınında tutmak istiyor? | Open Subtitles | حسنا إذن ، هل يريد أن يُبقي أوه يونغ جي) قريبة منه لحمايتها؟ ) |
Ergenlik dönemlerinden yaşlılık dönemlerinin sonuna kadar, insanları gerçekten mutlu ve sağlıklı tutan şeyleri görmek için incelesek nasıl olurdu? | TED | ماذا لو استطعنا دراسة الناس من سنّ المراهقة إلى سنّ الشيخوخة لمعرفة ما يُبقي الناس سعداء وفي صحة جيدة؟ |
Bunu Vince için biz bulduk. Bu şirketi ayakta tutan bizleriz. | Open Subtitles | نحن من جلب السيناريو نحن من يُبقي هذه الشركة طافية |
Belki onu diğer 63'lüleri tuttuğu yerde saklıyordur. | Open Subtitles | -ربّما هناك يُخفيها . حيث يُبقي على مُختفي عام 1963 الآخرين. |
Brennen'ın listeyi tuttuğu yeri bulduk. | Open Subtitles | -لدينا بعضها" " عرفنا أين يُبقي (برينين) القائمة |
Burnunu nasıl yukarıda tuttuğunu gördün mü? | Open Subtitles | اوه هل تشاهد كيف يُبقي أنفه عالياً ؟ |
Maddeyi bir arada tutabilen şey birbirine yapışık kalmasını sağlar | Open Subtitles | الشيء الذى يُمكِنه أن يُبقي على المادّة مُلتصقة ببعضها. |
Zamanında gelir, ağzını kapalı tutar. | Open Subtitles | يأتي بالوقت المُناسب، يُبقي فمه مُغلقاً. |
Bütün bu kraliyet konularını gizli tutmaya çalışır. | Open Subtitles | يحاول حقّاً أن يُبقي الشيء الملكي بأكمله |