"يُثبتُ" - Translation from Arabic to Turkish

• kanıtlıyor
• kanıtlar
• kanıtı

Siz zengin kolej çocuklarının hata yaptığınızı kabullenecek kadar eğitim almadığınızı kanıtlıyor.
يُثبتُ بأنّكم يا أولادَ الكليَّاتِ الأغنياءِ متعلمتوش بما فيه الكفاية... للإعتِراف بالخطأ.

Yoksa son boğuşmamız herşeyi kanıtlıyor.
لكن أعتقد شجارنا الأخير يُثبتُ ما عدا ذلك.

İyi, iyi çünkü hepsi onu öldürmediğimi kanıtlıyor.
جيد ، جيد لأن كل هذا يُثبتُ أني لم أقتله.

Bu, önceki sonucun şans işi olduğunu kanıtlar.
هذا يُثبتُ بأنّ القتال الأخير كَانْ حظّ.

Bu da masumiyetimi kanıtlamıyorsa ne kanıtlar bilemem.
أوه، جيّد، هناك، إذا الذي لا يُثبتُ براءتي، أنا لا أَعْرفُ الذي أعْمَلُ.

Öfken bir ruha sahip olduğunun kanıtı.
حقدكَ يُثبتُ بأنّك عِنْدَكَ روح.

Yeni binaya taşındığında iyi izlenim bırakmanın önemini kanıtlıyor.
هو فقط يُثبتُ كَمْ ضروري هو لإعْطاء a إنطباع أول جيد عندما تَتحرّكُ إلى a بناية جديدة.

Hayvanlardan iyi olduğumuzu kanıtlıyor.
هذا يُثبتُ أننا أفضَل من الحيوانات

Bir tek şey kanıtlıyor.
يُثبتُ شيءَ واحد.

Bu da dediğimi kanıtlıyor.
الذي يُثبتُ ذلك.

Bu, reşit olmayan biriyle ilişkiye girmeyi kanıtlıyor.
يُثبتُ جنساً مَع a قاصر.

Ama bu senin masum olduğunu kanıtlıyor Luis.
ولكنَ هذا يُثبتُ براءتك، (لويس)

O gömlek sadece kazadaki kurbanın kanının üzerimde olduğunu kanıtlar.
هو يُثبتُ فقط بأنّني حَصلتُ على الدمِّ على قميصِي مِنْ ضحيّةِ حادثِ.

Ve bu da bizim kundaklama konusunda haklı olduğumuzu kanıtlar. Öyle görünüyordu.
الذي يُثبتُ ذلك , uh, نحن محقّون بشأن الحريقِ.

Her şeyi kanıtlar ve bunu sen de bal gibi biliyorsun.
- يُثبتُ كُلّ شيءَ، وأنت تَعْرفُه.

Bütün kanıtlar, Kurt ve Thomas'ın orada olduğunu ispatlıyor.
كُلّ يُثبتُ

Bu bana saygı duyup desteklediğinin kanıtı.
لذا هذا يُثبتُ بأنّك إحترمْ وإدعمْني.

İşte bu da kanıtı!
هذا يُثبتُ كلامي