"يُحبّون" - Translation from Arabic to Turkish

• seviyorlar
• severler
• bayılıyor
• sevmelerine

Ve müşterilerimiz, havalı isimlerimizi, garip oyuncaklarımızı seviyorlar.
وزبائننا، نوعًا ما يُحبّون بأنّنا لدينا أسماء رائعة، ألعاب غريبة

Arkadaşlarıma anne babalık yapmayı seviyorlar.
يُحبّون أن يلعبوا دور الأُمّ و الأب أمام كلّ أصدقائي

Onlar... futbolu seviyorlar.
إنهُم.. إنهُم يُحبّون كُرة القدم.

sevdikleri pek çok öge var içinde, çünkü intihar görevini severler.
فيه الكثير من العناصر التى تُعجبهم لأنهم يُحبّون المهام الانتحارية

Bir çeşit gerilim filmi olarak bunu tekrar düzenleyemezsem katili aramak falan işte insanlar bunu severler.
لذا ما لمْ أستطع إعادة اختراعه كنوع من الإثارة، أنت تعلم، كمُطاردة قاتل... الناس يُحبّون هذه الأشياء.

İnsanlar gülmeye ve tutulup, gıdıklanmaya bayılıyor.
النّاس يُحبّون الضّحك ويُطرحون أرضًا ويتمّ دغدغتهم.

Charlie McCarthy. Benimkiler Charlie McCarthy'e bayılıyor.
تشارلي مكارثي، أطفالي يُحبّون تشـارلي مـكارثي.

Gerçek kimliğinizden nefret etmelerine mi, yoksa sahte kimliğinizi sevmelerine mi izin verirdiniz?
هل تركتهم يكرهون شخصيّتكِ الحقيقيّة أو يُحبّون شخصيّتكِ المُزيفة؟

- Kendilerini ifade etmeyi seviyorlar.
إنّهم يُحبّون الإدلاء بإفادات عديدة.

Bu elemanlar beysbolu seviyorlar, tıpkı Drew gibi.
هؤلاء الرجال يُحبّون كُرة القاعدة، تماماً مثل (درو).

Şehrin simgelerini ele geçirmeyi seviyorlar.
يُحبّون تدمير المعالم

İyi Dileklerin güzel çalışanları, dibe gitmeyi çok severler.
لموظفين (غود شيير) البارعيين، يُحبّون ركوب المصعد إلى أسفل.

Ya da sihirli ilgili olanı. İnanlar sihre bayılıyor.
أو شيء به سحر، الناس يُحبّون السحر

Seninle çalışmayı sevmelerine şaşmamalı!
لا عجب أنّهم يُحبّون وجودك حولهم.