Sonra kız arkadaşına çok nazik bir şekilde onu affetmesini, tuvalete gitmesi gerektiğini söyler. | Open Subtitles | يُخبرُ صديقتَه بشكل مؤدّب جداًأنا يَجِبُ أَنْ أَذْهبَ يُعذرُ نفسه |
Belki Anne-Marie'yi nereye gömdüğünü söyler diye düşündüm. | Open Subtitles | إعتقدتُ لَرُبَّمَا هو يُخبرُ ني حيث دَفنَ آن ماري. |
Ben kardeşimi bile yendim, ki o herkese dünyadaki en iyi futbolcu olduğunu söyler durur. | Open Subtitles | انا حتى ضَربتُ أَخَّي الذي يُخبرُ كُلّ شخصَ انه أفضل لاعبِ كرةِ قدم في كُلّ العالم. |
Anlaşılan Haskell doğru söylüyormuş. | Open Subtitles | يَنْظرُ مثل حزقيل كَانَ يُخبرُ الحقيقةَ. |
Lanet olsun. Güvenlik görevlisi doğruyu söylüyormuş. | Open Subtitles | حارس الأمن كَانَ يُخبرُ الحقيقةَ. |
Paul doğru söylüyormuş. | Open Subtitles | بول كَانَ يُخبرُ الحقيقةَ. |
Bu bipleme sesi bombacıya cihazın hazır olduğunu söyler. | Open Subtitles | الآن، الذي صوت beeping يُخبرُ مفجّرُ القنبلة |
- Evet, doğru. Mahkemeye neden gönüllü olduğunuzu söyler misiniz? | Open Subtitles | - يُخبرُ المحكمةَ التي تَطوّعتَ. |
Herkese böyle söyler. | Open Subtitles | كما هو يُخبرُ أي واحد. |