Bugün ise, binlerce hayat kurtaran beş milyar dolarlık hayırseverlik vakfını yönetiyor. | Open Subtitles | اليوم يُدير صندوق خيري بقيمة خمسة بلايين دولار والذي أنقذ آلاف الأرواح |
Adam, 21. yüzyılda bir suç örgütü yönetiyor. | Open Subtitles | الرجل يُدير مشاريع إجرامية في القرن الحادي والعشرون |
Erkek bakım ürünleri satan bir butik zinciri işletiyor. | Open Subtitles | يُدير متجراً لمُنتجات العناية بالبشرة للرجال. أتقصد مثل أغراض الحمام؟ |
Babam derdi ki Tanrı tam zamanlı çalışma ekonomisi yürütüyor. | TED | اعتاد أبي قول أن الإله يُدير اقتصاد التوظيف الكامل. |
Bir oto yıkama yeri işleten ölmek üzere olan bir adamım ben. Yemin ederim ki bundan başka bir şey değilim. | Open Subtitles | أنا رجل يحتضر يُدير مغسلة سيارات أقسم أن هذا ما أنا عليه وحسب |
Yine de şu anda, Emerald City'i geçici olarak yöneten adamınız | Open Subtitles | على الرَغمِ مِن ذلِك، نَعتَقِد أنَ الرجُل الذي يُدير مدينَة الزُمُرُد مُؤقتاً |
Her şeyi hâlâ Mutant Lider yönetiyor olsa daha mı iyiydi? | Open Subtitles | هل تفضل بقاء قائد المسوخ كي يُدير تلك الأمور؟ |
FBI'ı o yönetiyor, yani söylediğin kişi olduğunu onaylamak zorundayım. | Open Subtitles | و هو يُدير فرقة عملٍ بالمباحث الفيدرالية لذا يجب أن أتأكَّد من أنَّك من تدَّعي بأن تكونه |
Mads Eriksson yasa dışı bir yapılanmayı üç oğlu ile yönetiyor. | Open Subtitles | يُدير " مادس إيريكسون " تكتل إجرامي مع ثلاثة من أبنائه |
Furrowbank'ı sahibiymiş gibi yönetiyor. | Open Subtitles | انه يُدير فاروبانك كما لو انه ملكه. |
Ev sahibi kurumunu kim yönetiyor? | Open Subtitles | من الذي يُدير جمعية أصحاب البيوت ؟ |
Çeteyi ticarethane gibi işletiyor, elleri kirlensin istemiyor. | Open Subtitles | يُدير العصابة مثل عمل، لا يُحبّ أن يوّسخ يديه |
Doğu Hollywood'da emlak yönetimi şirketi işletiyor. | Open Subtitles | يُدير شركة لإدارة العقارات فى الجانب الشرقى من هوليوود |
Silver Shamrock'u işletiyor, cadılar bayramı maskeleri yapıyorlar. | Open Subtitles | إنّه يُدير سيلفر شامروك، "صانعي أقنعة الهالوين" |
Söylentiye göre işini şeker dükkanı gibi Dünyanın her yerinde korsanları işe alarak yürütüyor. | Open Subtitles | الخلاصة هيَ أنه يُدير عملياته بحرّفية عن طريق تجنيد خبراء في الكمبيوتر من جميع أنحاء العالم |
Söylentiye göre işini şeker dükkanı gibi Dünyanın her yerinde korsanları işe alarak yürütüyor. | Open Subtitles | الخلاصة هيَ أنه يُدير عملياته بحرّفية عن طريق تجنيد خبراء في الكمبيوتر من جميع أنحاء العالم |
Biliyorsun, sadece restoran işleten biri için bayağı şey biliyorsun. | Open Subtitles | أتعرف، لرجل يُدير مطعماً فحسب، فأنت تعرف قدراً هائلاً. |
Eyaletin adli labotavuranı işleten çocukla aynı üniversiteye gitmiştim. | Open Subtitles | ذهبتُ لمقابلة الشخص الذي يُدير مُختبر الطب الشرعي |
Burayı hapisaneymiş gibi yöneten bir adam. | Open Subtitles | الرجل الذي كان يُدير هذا المكان كأنه سجن |
Dino Ortolani mutfağı İsviçre saati gibi yönetirdi. | Open Subtitles | جيد دينو أورتولاني يُدير المطبخ مثل الساعة السويسرية. |
10 yıl önce o sınırdaki timi yönetirken onun için çalışmaya başladım. | Open Subtitles | لقد عملتُ لحسابه قبل حوالي 10 سنوات حينما كان يُدير فرقة عمل على الحدود. |
Tek yapmamız gereken trafiği nasıl yürüttüğünü keşfetmek, sonra işi devralacağız. Nino. | Open Subtitles | كل ما علينا فعله هو معرفة الكيفية التي يُدير بها عملياته و بعدها نستولي عليها |
Shiro. Son beş yıldır Tayland kolunu çalıştırıyor. | Open Subtitles | شيرو،لقد كان يُدير منظمة تاهاي |
Bu organizasyonları yürüten tehditkar güçler tarafından. | Open Subtitles | حسنًا، قد يكون من يُدير هذه القوى المنظمة الشريرة. |
Duymama ihtimaline karşı söylüyorum Don Falcone yönetmiyor işleri, bebeğim. | Open Subtitles | ،في حال لم تكن قد سمعت دون (فالكون) لا يُدير الأمور، يا عزيزي |
Kendi yayıncı şirketini açmadan önce Random House'u* işletiyordu. | Open Subtitles | كان يُدير داراً قبل أن يفتح شركته للنشر |
Eğer işleri böyle yürüttüğünüzü bilseydim, Lanet olasıca bir Uzi sokmasını söylerdim! | Open Subtitles | لو انى عرفت الطريقة التى يُدير بها رجالك الأشياء لكنت أخبرته أن يجلب معه سلاح رشاش على الطائرة |