"يُسعدني" - Translation from Arabic to Turkish

    • memnun
        
    • memnuniyet
        
    • çok sevindim
        
    • mutlu ediyor
        
    • zevk
        
    • mutlu eden
        
    - Tanıştığımıza memnun oldum. - Hayır, memnuniyet bana ait. Open Subtitles يُسعدني مقابلتك لا , يُسعدني أنا مقابلتكِ
    Tanıştığımıza memnun oldum. Open Subtitles يُسعدني مقابلتك يجب أن نتناول القهوة في وقت ما
    Onların güvende olması beni memnun eder. Open Subtitles انه يُسعدني إن أبقتيهم فى أمان.
    Nalını değiştirmezseniz, atınız sakat kalır. Sizin için bunu yapmaktan memnuniyet duyarım. Open Subtitles لو لمّ أعيد حدو عقبه ،سيصبح أعرجاً يُسعدني أنّ أتولي مداواته عنكِ.
    Bu kadar kısa sürede bu işi aldığınıza çok sevindim. Open Subtitles يُسعدني أنك أخذت هذا الإنطباع من نظرة خاطفة
    Seni mutlu etmek beni mutlu ediyor. Open Subtitles إسعادكِ يُسعدني.
    Avukatın olarak, sana bunu bildirmek benim için büyük bir zevk. Open Subtitles بما أنني محاميك، فإنه يُسعدني .. أن أُعلمك
    Onu mutlu eden her şey benim içinde gayet iyidir. Open Subtitles أيّ شيء يجعلها تشعر بالسعادة فهو يُسعدني.
    Bu konuyu açmana memnun oldum. Open Subtitles يُسعدني أنك ذكرت ذلك
    Tanrını bulmana memnun oldum. Open Subtitles حسنٌ، يُسعدني أنك عُدت لربك.
    Peter'ın coğrafya ödülü kazanmasına memnun oldum. Aferin ona. Open Subtitles يُسعدني نيل (بيتر) جائزة في الجغرافيا، مُنجز جيد له
    - memnun oldum. Open Subtitles يُسعدني لقائك- أنا و ( دين ) سنتجادل في المحكمة-
    Tanıştığımıza memnun oldum. Open Subtitles يُسعدني أنْ ألتقي بكِ.
    Üstadım tanıştığımıza memnun oldum. Open Subtitles سيّد (لو نوتر)، يُسعدني التعرف عليك.
    Ailemizde olup biten her şeyden sizi haberdar etme ilkemiz gereği yürekli bir çiftimizin daha sponsor bulduğunu açıklamaktan memnuniyet duyuyorum. 67 numara! Open Subtitles الآن، وكما عودناكم أن نُطلعكم كل شيء يحدث.. في أسرتنا الصغيرة، يُسعدني أن أخبركم بانضمام راعي جديد..
    Yakında Venezuelalı bir kurulla görüşeceğimi size bildirmekten memnuniyet duyarım. Open Subtitles يُسعدني أن أبلّغك عن موجز مقابلتي مع عضو اللجنة الفنزويلية...
    San Francisco'dan dönmene çok sevindim. Open Subtitles يُسعدني عودتكِ من "سان فرانسيسكو"
    Şimdi anlaşıldı. Demek küçük bey Killua'nın arkadaşlarısınız. Bunu duyduğuma çok sevindim. Open Subtitles فهمتُ، إذاً أنتم أصدقاء (كيلوا)، لكم يُسعدني سماع ذلك.
    "Çünkü beni mutlu ediyor." Open Subtitles " ! لأنه يُسعدني "
    Seni görebilmek beni mutlu ediyor. Open Subtitles يُسعدني رؤيتك
    En çok şekerlemeyi satan grubu açıklamak benim için büyük bir zevk olacak. Open Subtitles يُسعدني أن أُعلن عن الجماعة الفائزة والتي باعت أكثر كمية من الحلوى
    Bilmem, beni mutlu eden şeyleri yazmada pek iyi değilimdir. Open Subtitles لست بارعاً في كتابة أغانٍ عمَّا يُسعدني

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more