Bunların hepsi babanın başının altında çıkıyor. cezalandırılması gereken o. | Open Subtitles | هذا كله من فعله ، وينبغي أن يُعاقب على ذلك |
Gerçekliği en çok deforme eden dünyanın en iyi oyun sanatçısının cezalandırılması gerektiğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقد أن أفضل مصممّي الألعاب في العالم يجب أن يُعاقب ؟ .بسبب التشويه البالغ الذي أحدثه للواقع |
Ama yasaları çiğneyenlerin ceza almaları gerektiğini anlamaları gerekir. | Open Subtitles | ولكن كان عليهم أن يُدركوا بأنّه أيّاً كان الذي يتجاوز القانون فعليه أن يُعاقب |
Yani, bunu herhangi bir kişiye daha anlatmanız hâlinde bu hareket Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı yapılmış bir saldırı olarak algılanacak ve cezası ölüm olacaktır. | Open Subtitles | التي إذا أفشيتها لأيّ شخصٍ، سينظر لها كجريمة خيانة ضد الولايات المتحدة، التي يُعاقب عليها بالإعدام. |
İslam hukukuna göre, uyuşturucu kaçakçılığı ölüm cezasını gerektirir. | Open Subtitles | حسب القانون الإسلامي، المتاجرة بالمخدرات يُعاقب عليها بالإعدام |
Cezalandırılmayı hak eden kişi o. | Open Subtitles | هو الشخص الذي يجب أن يُعاقب |
Benim de isteklerim var. Richard oğlumu bırakacak ve cezalandırılacak. | Open Subtitles | لدي مطالب خاصة بأن يُطلق سراح (ابنائي وأن يُعاقب (ريتشارد! |
Ölümü bir trajedi ve katili cezalandırılmalı. | Open Subtitles | وفاتها مأساة، ويجب أن يُعاقب قاتلها. |
Bir gece karısını kendi başına keyif çatarken buldu ve o zamandan beri de kadınları cezalandırıyor. | Open Subtitles | ضبط ذات ليلة زوجته ويدها في فرجها. وظلّ يُعاقب النساء منذ ذلك الحين. |
Bence, Cezalandırılmak istiyor. | Open Subtitles | أظن أنه يريد أن يُعاقب |
Aslında ben cezalandırıldığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد إنه كان . يُعاقب |
Konu izleyenlerin sayısı değil rüşvetçiliğin katı şekilde cezalandırılması. | Open Subtitles | إنّه ليس حول حجم الجمهور، إنّه حول الفساد أن يُعاقب بصرامة. |
Neden hepimizin cezalandırılması gerektiğini hatta. | Open Subtitles | لماذا تَيت علية ان يُعاقب لماذا جميعنا يجب ان نُعاقب , من اجل تلك المسألة |
Oğluyla dalga geçip zarar verdiğini, cezalandırılması gerektiğini söylemiş. | Open Subtitles | لقد قالت أن الفتي كان يضايق ويؤذي ابنها وكان يجب أن يُعاقب |
Bunu yapanın cezalandırılması lazım. | Open Subtitles | حسناً ، هُناك بالتأكيد شخصاً ما يحتاج لأن يُعاقب |
Davayı almaktan başka seçeneğim yoktur, çünkü öfkem, biri ceza alana kadar azalmaz. | Open Subtitles | ليس بيدي خيار إلاّ قبول القضيّة لأنّ الغضب لا يهدأ حتّى يُعاقب أحدُهم! |
Arkadaşların ceza alıyor ama düşmanların terfi ediyor. | Open Subtitles | يُعاقب أصدقاؤك ويحصل أعداؤك على الترقيات |
Yalancı şahitliğin iki yıla kadar cezası var. | Open Subtitles | شهادة الزور يُعاقب عليها لمدة تصل إلى سنتين في السجن |
Kardeşimin suçlarının cezasını çekmesiyle bizzat ben ilgileneceğim. | Open Subtitles | سأحرص شخصيا على أن يُعاقب أخي على جرائمه. |
Biliyorum. Cezalandırılmayı hak ediyor. | Open Subtitles | أعلم ، إنه يستحق أن يُعاقب |
Bunları kim yayınlarsa ciddi şekilde cezalandırılacak. | Open Subtitles | من يقوم بنشرها سوف يُعاقب بشدة. |
Hırsız cezalandırılmalı. | Open Subtitles | اللص يجب ان يُعاقب |
Mills dikkat etmeyen insanları cezalandırıyor. | Open Subtitles | (ميلز)، يُعاقب النّاس الّلذين لايُراعون اهتماماً |
Cezalandırılmak istiyordu. | Open Subtitles | يريد أن يُعاقب. |
David'in, Rosie'yi öldürdüğü için cezalandırıldığını ve artık yalnızca onu sevebileceğimi söyledi. | Open Subtitles | أن (ديفيد) يجب أن يُعاقب علىَ قتل (روزي). وأنه الآن يُمكنني أن أحبه فقط. |
Kazıp kemiklerini çıkartın! Kötülükleri için cezalandırılsın! | Open Subtitles | أحفر على العظام ...دعهُ يُعاقب على |