Bu tür konuşmalar affedilemez. | Open Subtitles | ذلك النوع من الكلام لا يُغتفر على ما أعتقد |
Ulusal güvenlikle alakalı bir sorunda benden habersiz işler çevirmek affedilemez. | Open Subtitles | عدم إخبارى بشىء يتعلق بالأمن القومى أمر لا يُغتفر |
Ama bu çocukların böyle yaşamalarına izin vermek, affedilemez bir şey. | Open Subtitles | لكن إنْ تركت هؤلاء الأطفال يستمرون فى العيش بهذه الطريقة فالأمر لا يُغتفر. |
O en sevdiğim insan değil ama bence bu yaptığın Affedilmez bir şey. | Open Subtitles | ليست شخصيتي المفضلة، لكن أعتقد أن ما فعلته اليوم لا يُغتفر |
affedilmeyecek derecede can sıkıcı mı davranıyorum, Lucy? | Open Subtitles | هل أنا متهور بشكل لا يُغتفر يا لوسي ؟ |
Bu sadece trajik olmakla kalmayıp affedilemez de! | Open Subtitles | وجدوا أنفسهم يعيشون على الحواف في الشوارع ، لن أقول عنها أنها مأساة بل هي شيئ لا يُغتفر |
Sen ise başka bir yolu seçiyorsun. Bu affedilemez! | Open Subtitles | وانت تختار طريق اخر , وهذا لا يُمكن ان يُغتفر |
Annenin yaptıkları çok Zalimce ve affedilemez. | Open Subtitles | ما فعلته أمك بك كان قاسيا بشكل غير متصور لا يُغتفر |
Şu âna kadar vermiş olduğu kararın affedilemez olduğu bir gerçek. | Open Subtitles | فعلًا موقفها الذي اتخذته حتّى الآن لا يُغتفر. |
Ama anlamlarını hiç bir hassasiyet vermeden notaları dövdüğün gerçeği affedilemez. | Open Subtitles | لكن حقيقة أنك تضربين ... خارج النوتة بدون أي إحساس لمعناها هو أمر لا يُغتفر |
Ve tutku eksikliğin, affedilemez. | Open Subtitles | وافتقارك للإحساس هو أمر لا يُغتفر |
Bazı şeyler affedilemez. | Open Subtitles | حسنًا بعض الأمور لا يُغتفر لها |
Şahsın cani geçmişi, kesinlikle affedilemez. | Open Subtitles | ذلك الماضي المفزع لا يمكن أن يُغتفر. |
Ikinci bir hata, affedilemez. | Open Subtitles | فشلتِ مرّتين. أمر لا يُغتفر. |
Yaptığın şey affedilemez. | Open Subtitles | ما فعلتيه لا يُغتفر |
Affedilmez olmalıydım. | Open Subtitles | ذهبت لفعل شيء لا يُغتفر |
- Affedilmez bir şey yaptın. - Çok küçüktüm. | Open Subtitles | لقد اقترفت فعل لا يُغتفر. |
Hayır, gerçekten affedilmeyecek bir şey yapmadın. | Open Subtitles | كلا ، أنت لم ترتكب خطأً لا يُغتفر |
Fakat gerçekten affedilmeyecek bir şey yapmıştım. | Open Subtitles | لكنني حقاً فعلتُ شيئاً لا يُغتفر |
"Döndüğüne sevindim. Yaptığın şey bağışlanamaz. Annen." | Open Subtitles | يسعدني أنكِ حية مافعلتيه لا يُغتفر ، أمكِ |
Bu affedilmezdi, öyle değil mi? | Open Subtitles | لقد كان هذا لا يُغتفر أليس كذلك ؟ |
Sonrasında yaptığımız ise affedilemezdi. | Open Subtitles | وماذا فعلنا بعد ذنبنا الذى لا يُغتفر |