"يُفسر" - Translation from Arabic to Turkish

    • açıklıyor
        
    • açıklar
        
    • açıklamıyor
        
    • açıklamaz
        
    • açıklayacak
        
    • açıklanabilir
        
    Anlaşılan bir vaizi zehirli bir yılan sokmuş. Görünü de açıklıyor. Open Subtitles يبدو أن واعظ تم لدغه بواسطة ثعبان سام، وهذا يُفسر رؤيتك
    Eğer orada açıklanacak herhangi bir şey olmasa da YDP olmaması her şeyi açıklıyor. Open Subtitles كان نقص التخثر ليفسر كل شئ إن كان هناك أي نقص آخر يُفسر
    Bu kanlı tişörtü açıklıyor, ve çamurdaki ayak izlerini de. Open Subtitles هذا يُفسر وجود الدماء على القميص الذى وجدناه والقارب الذى وجدناه
    Ve niçin Nasa yöneticisinin benim ofisimde olduğunu açıklar. TED وذلك يُفسر لماذا كان ذلك المدير من وكالة ناسا في مكتي ليبدأ الحديث معي
    Belsoğukluğu, RJ'deki ekstra eklem sıvısını açıklar. Open Subtitles السيلان يُفسر السوائل الزائدة التي في مفاصلة
    Eddie bu saat dörtte gelmeni açıklamıyor, çünkü bar ikide kapanıyor. Open Subtitles إدي،لكن ما زالَ لا يُفسر مجيئك في 4: 00 صباحاً المشرب يغلق في 2.00
    Evet, ama bu neden polislere değil de sana geldiğini açıklamaz! Open Subtitles أجل، لكن ذلك لا يُفسر لماذا هي تذهب إليك وليس الشرطة!
    Bu dünyanın en mutlu insanları olan sombrerosların... neden üzgün olduğunu açıklıyor. Open Subtitles هذا يُفسر لما هناك العديد من الناس المرتدين القبعة المكسيكية حزينون والتي من المُفترض أنها أسعد قبعة في العالم
    Bu, olay mahallerinde neden o izleri bulduğumuzu açıklıyor. Open Subtitles هذا يُفسر سبب عثورنا على آثار منه في مسارح الجرائم.
    Nefesi kesilmiş ki bu da ciğerlerindeki noktacıklı morartıları açıklıyor. Open Subtitles "تنفسه إندفع إلى التوقف، الذي يُفسر الكدمة الحبرية على رئتيه."
    Bu, Nüfus Memurluğunun neden bu bilgiye sahip olmadığını açıklıyor. Open Subtitles ذلك يُفسر لماذا مكتب الإحصائيات الحيوية لم يملك ذلك
    Diş fırçasını açıklıyor ama neden birlikte yattığımızı açıklamıyor. Open Subtitles هذا يُفسر فرشاة الأسنان لكن ليس كيف إنتهى بنا الأمر معاُ في الفراش
    Bu da göz koyduğun dağcılık ekipmanlarını açıklıyor. Open Subtitles وهو ما يُفسر عِتاد التسلق التي وضعت عينيك عليها.
    Hayır.Bu senden para koparmasını açıklıyor. Open Subtitles لـاـ ، علي الرغم من أنه يُفسر لماذا حصلت علي أموال منك.
    Tüm bu doğa üstü olayları açıklıyor. Düşük seviye şeytanlar böyle düzeyde bir şeyi yakalıyorlar. Open Subtitles تكليف الشياطين الدُنيا بالمهام الصعبة .يُفسر هذه الظواهر الغريبه
    Sömürgeciliğin şiddeti, isyanın şiddetini açıklar. Open Subtitles هذا هو عنف الاستعمار، الذي يُفسر عنف المتمردين
    Bu durum, onun şartlı tahliye duruşmalarında neden pişmanlık göstermediğini açıklar. Open Subtitles يمكن أن يُفسر لماذا لم يُظهر أيّ ندم في جلسات الأستماع لإطلاق سراحه
    Bu durum, bu günkü saldırıda kullanılan mermilerin üzerinde bulduğum maddeyi açıklar. Open Subtitles قد يُفسر الأثر الذي وجدته على واحد من الدود البزّاق من هجوم اليوم
    Ama bu hâlâ onu nasıl rüyalarında gördüğünü açıklamıyor. Open Subtitles و لكن هذا لا يُفسر سبب رؤيتكِ له في أحلامك
    Sihirli baş yaramı açıklamaz. Open Subtitles لا يُفسر تصور الجرح في الرأسَ.
    Aşırı miktarda kan kaybını açıklayacak bir şeyler görüyor musun? Open Subtitles أيمكنك رؤية أيّ شيء قد يُفسر فقدان الدم الغزير؟
    Telefon kayıtları da böyle açıklanabilir. Open Subtitles أقصد أنّ ذلك من شأنه أن يُفسر سجلاّت الهاتف.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more