Bildiğimiz tek bir şey var. Orada beklemeleri tesadüf olamaz. | Open Subtitles | نعلمُ أمرًا واحدًا، لا يُمكن أن يكون وجودهما هناك مُصادفةً. |
Düşündüm de bana borçlu olman kötü bir şey olamaz, değil mi? | Open Subtitles | تعتقد أنه لا يُمكن أن يكون سيئًا عندما تكون مدين لي، صحيح؟ |
Saçmalamayın. Öyle olamaz. | Open Subtitles | لا تكونى سخيفة لا يُمكن أن يكون الأمر هكذا. |
Anahtar tarzı bir şey de olabilirdi. | Open Subtitles | كان يُمكن أن يكون مفتاح براغي أو شيئاً كذلك |
Ama yaptığımız iş nedeniyle, çok daha kötüsü de olabilirdi. | Open Subtitles | لكن بالنظر لما نقوم به هنا، أفترض أنّه كان يُمكن أن يكون أكثر سُوءاً. |
Yani nasıl olabilir ki, yanan bir arabanın içinde kelepçeli? | Open Subtitles | أقصد، كيف يُمكن أن يكون حياً، مُقيّد اليدين داخل سيّارة مُشتعلة؟ |
Nightingale o olabilir, ve annemi kurtarabiliriz. | Open Subtitles | يُمكن أن يكون هو العندليب القاتل ويُمكن أن ننقذ أمي |
Bir öğrenci kulübü, kampüs dışından, işle bağlantılı olabilir mi? | Open Subtitles | نادي الطلاب، شيء خارج الحرم الجامعي، أمر يُمكن أن يكون ذا صلة بالعمل؟ |
Benim fikrim senin gramerinden daha yanlış olamaz kovboy. | Open Subtitles | حسناً ، رأيي لا يُمكن أن يكون اخطأ من قواعدك ، يا راعي البقر |
Başka oyuncuya dokunmadıysa faul olamaz. | Open Subtitles | لا يُمكن أن يكون فآول طالما لم يكن هُناك إحتكاك بلاعبٍ آخر |
Zeddicus ve Confessor Ana yakınlardaysa Arayıcı da pek uzakta olamaz. | Open Subtitles | و إذا كان العرّاف والمؤمنة على مَقربة فلا يُمكن أن يكون الباحث بعيداً من هنا. |
Biri onu buraya doğru yollamış. Uzaktan gelmiş olamaz. | Open Subtitles | حسناً، لو جرّه شخص ما إلى هنا، فلا يُمكن أن يكون من مكان بعيد. |
Bunun sebebi kızgınlık olamaz. | Open Subtitles | لا يُمكن أن يكون هذا لمُجرّد كونه غاضباً |
olamaz, tam önümüzde duruyordu. | Open Subtitles | لا يُمكن أن يكون ذلك صحيحاً. كانت تقف أمامي مُباشرة. |
Söylemeye çalıştığım yalnız ben olsaydım daha farklı olabilirdi. | Open Subtitles | جُل ما أقوله، كان يُمكن أن يكون الأمر مُختلفاً لو تعلق بي وحسب. |
Çok daha kötü olabilirdi. | Open Subtitles | كان يُمكن أن يكون أسواء بكثير، رغم ذلك |
O senin bebeğin olabilirdi. | Open Subtitles | لأن هذا كان يُمكن أن يكون طفلكِ |
o bilgisayarda ne olabilir ki? | Open Subtitles | ماذا يُمكن أن يكون في هذا الحاسوب بحقّ السماء؟ |
Kablosuzumuzu kuran adam üzerinde çalışıyorken nasıl çok gizli olabilir ki? | Open Subtitles | كيف يُمكن أن يكون سرياً للغاية لو كان الرجل الذي قام بإعداد شبكتنا اللاسلكيّة يعمل على ذلك؟ |
Sorunumuzun bir parçası o olabilir. | Open Subtitles | يُمكن أن يكون جزء من المُشكلة. |
Sen uzaklaştırdın diye başka bir cep arıyor olabilir mi? | Open Subtitles | هّل يُمكن أن يكون مُـنغمساً لحساب شخصاً آخر ؟ لأنك سَحبتَه من بيننا ؟ |
Bu kadar ufak ödüller için böyle seyler yapmak kolay olmasa gerek. | Open Subtitles | لا يُمكن أن يكون سهلًا أن تؤدّي كل ذلك العمل مُقابل مُكافئةٍ زهيدة. |
Annenle geçici bir ilişkiden daha fazlasını yaşamış olabileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنّه قد يكون لديه أكثر من مُجرّد علاقة عابرة مع أمّكِ، يُمكن أن يكون أيّ شخص، |