"يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ" - Translation from Arabic to Turkish

• söyleyebilirsin
• söyleyebilir

Senin için önemliyse, herkese zengin beyaz çocuğu ipe aldığını söyleyebilirsin.
إذا هو حقاً مهم إليك، أنت يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ كُلّ شخصَ أصبحتَ ولد أبيض غني على حبل.

Psikiyatrına sekiz ilişki mahvettiğini söyleyebilirsin.
أنت يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ كَ تَنكمشُ خرّبتَ ثمان عِلاقاتَ.

Bu arada Terry Long'un annesine Dorwell'in tam formunda geri geleceğini söyleyebilirsin.
أوه،بالمناسبة، أنت يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ أمَّ تيري لونجِ ان دورويل هيرجع وهو في الشكلِ الامثل

Olay yerine bakan biri de öylediklerinizi söyleyebilir.
هو أداة. يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ كُلّشئ عن رجل مِنْ النَظْر إلى مشهدَ الجريمه.

Onun herhangi bir doğum yaptığını söyleyebilir misiniz?
يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ إذا هي هَلْ يَلِدُ أبداً؟

Ailesine acı çekmediğini söyleyebilirsin.
أنت يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ عائلتَه ذَهبَ بسرعة.

Kime istersen söyleyebilirsin.
أنت يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ مَنْ تُريدُ إلى.

O bir veteriner, ayrıca yalnız da... hem de çok atletik, bunu o vücuda bakarak söyleyebilirsin.
هي رياضيةُ جداً، كما أنت يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ مِنْ ذلك الجسمِ. إحكمْ في الجنة!

- Sanat zevkine bakarak birisi hakkında bir sürü şey söyleyebilirsin.
- أنت يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ الكثير عن a شخص مِنْ طعمِه في الفَنِّ.

Ünlem işaretlerinin nedenini söyleyebilirsin
- نعم، هو. أنت يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ بسبب علامات التعجّب.

Yani karına, kulübü çetecilerin basıp sağa sola ateş etmelerinden korkmaması gerektiğini söyleyebilirsin.
لذا أنت يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ زوجتَكَ هي لَيْسَ مِنْ واجِبها أَنْ تَقْلقَ حول a إطلاق نار شقي فوق ناديها الريفي.

Kedi katilin burada olup olmadığını söyleyebilir.
هذه القطّةِ يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ الولايات المتّحدةَ

Peki, şimdi ne düşündüğümü söyleyebilir misin?
لذا، يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ ما أَعتقدُ الآن؟

Henry'nin üç gece önce 6:40 sularında nerede olduğunu söyleyebilir misiniz?
يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَ بأنّ ني حيث كان هنري ثلاث ليالي مضتِ حول 6: 40؟