| Şimdi, bu şifre çözücü kodu başka bir yerde gördünüz mü? | Open Subtitles | والآن, هل رأيت كود فك التشفير هذا في أي مكان آخر؟ |
| "Acilen şifre çözücü aracınızı imha edin. | Open Subtitles | إلى السفارة اليابانية في واشنطن بإيقاف نشاطهم وتدمير أجهزة فك الشيفرة |
| Evet, endüstriyel bir çözücü. | Open Subtitles | نعم, انه مذيب صناعي لديع العديد من لااستخدامات منها التنقيب |
| Bir çesit siviya ihtiyaciniz var, bir tür çözücü, tüm bu kimyasallari çözmek için. | Open Subtitles | لذلك تحتاج نوع ما سائل, وأخر مذيب ليذيب كل هذه المواد الكيميائية. |
| Bakın anneniz, bıçkın bir sorun çözücü olduğu için ona danışmak istediğinizi biliyorum. | Open Subtitles | اسمعوا,اعرف انكم تحبون ان تقصدوا أمكم لأنها الرجل الصارم حلال المشاكل |
| çözücü kullanarak kanserojen madde üretiyorlarmış. | Open Subtitles | المذيب الذي كنا ننتجه تبين انه يصيب بالسرطان |
| Crossen onu web sitesini henüz göndermedi çünkü ona şifre çözücü kodu vermediler. | Open Subtitles | لم يرسله كروسن لموقعه بعد لأنهم لم يعطوه مفتاح فك الشفرة |
| Şifre çözücü bir program kullanamaz mısın? | Open Subtitles | ألا يمكنك أن تمررها في برنامج فك كلمات السر ؟ |
| Birkaç kod çözücü yazılım biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف بعض الطرق الجيدة التي تمكنني من فك التشفير. |
| "Acilen şifre çözücü aracınızı imha edin. | Open Subtitles | بإيقاف نشاطهم وتدمير أجهزة فك الشيفرة |
| İçine gömülü olan şifre çözücü programı yeniden konfigüre etmelisin. | Open Subtitles | يجب فقط أن تعيد ضبط برنامج فك التشفير ...لكى حصلت عليه |
| Bir hastane vaporizatörü sıvı yatıştırıcıyı buhara dönüştürmeyi ve çözücü bir gaz içinde seyreltmeyi sağlar. | Open Subtitles | اسطوانات المستشفى تسمح لك بتحويل المسكنات السائلة إلى غاز متطاير مخفف بغاز مذيب |
| DMSO. çözücü. | Open Subtitles | من السيانايد و ثنائي ميثيل سلفوكسيد. مذيب. |
| Motor parçalarını temizlemek için çözücü yapıyorum, efendim. | Open Subtitles | أصنع مذيب ياسيدى لأنظف أجزاء المحرك |
| Arkadaşım bir problem çözücü, hepsi bu. | Open Subtitles | صديقي حلال للمشاكل هذا ما بالأمر |
| Arkadaşım bir problem çözücü, hepsi bu. | Open Subtitles | صديقي حلال للمشاكل هذا ما بالأمر |
| Derringer'i sorun çözücü olarak düşünmeyi bırak. | Open Subtitles | توقف عن إعتقاد أن " ديلنجر " حلال المشاكل |
| Bakın, su sadece bir çözücü değildir. | TED | المياه ليست فقط المذيب الشامل، |
| Susan çöp torbalarını, ve Bree endüstriyel güçlendirilmiş çözücü getirdi. | Open Subtitles | و أحضرت (سوزان) أكياس القمامة و أحضرت (بري) المذيب الصناعي |
| Aslında kendimi bir sorun çözücü gibi görmek isterdim. | Open Subtitles | حسنا، أنا أفضل أن أفكر في نفسي باعتباره حلالا للمشكلة، حقا. |
| - çözücü kullanmalıyız. | Open Subtitles | سوف نكون فى حاجه الى مذيبات كثيره |
| Şifre çözücü bir algoritma kullanıp ne yazdığını öğrenebilirsin. | Open Subtitles | وبإستعمال خوارزمية لفكّ التشفير، يمكنك معرفة ما تمت طباعته. |
| Ve pusula alın, ve şifre çözücü. | Open Subtitles | خذوا أيضاً بعض البوصلات وحلقات الترميز |
| Patrona, Dr. Garabet'in gizli şifre çözücü yüzüğüyle bulduğu davanın peşinden gittiğini söylediğinde orada olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أكـون هنـاك عندما تخبرين الرئيس بأننا على قضية التي وجدها الدكتور الغريـب بواسطة خاتمه السري المفكك للشفرات. |
| Bu da bir seçenek ama çözücü de düşünülebilir. | Open Subtitles | ,حسنا,هذا خيار,لكن المذيبات سوف تكون خيار اخر |