"çözülür" - Translation from Turkish to Arabic

    • ستحل
        
    • تحل
        
    • حلت
        
    • حلها
        
    • يذوب
        
    • سيحل
        
    • حُلت
        
    • تُحل
        
    • وتحل
        
    Bu sayede, içeri girmek için barikatı patlattıklarında bütün problemlerimiz çözülür. Open Subtitles بهذه الطريقة ، عندما سيدمرون طريقهم الى هنا .مشكلتنا ستحل
    Sonuçta, çatışmalar, neden arkadaş olduğunuzu hatırladığınızda, kendiliğinden çözülür. Open Subtitles النزاعات تحل بالتذكر لما أنتما صديقان بالأصل
    12 metre derinlikte olacak, suyu bulamasam bile sorunum çözülür. Open Subtitles سأجعله بعمق 36 قدم وحتى إن لم أصل للماء ستكون مشكلتي قد حلت
    Madem böyle küçük bir detay, o zaman belki bugün çözülür. Open Subtitles حسنا ان كانت المشكلة صغيرة لهذا الحد فربما يمكننا حلها اليوم
    Zaman dönüp duran, hızlı hareket eden parçacıklarına çözülür. Open Subtitles الوقت بكل بساطة يذوب إلى جسيمات سريعة الحركة تحوم بعيدا
    Böylece yanlış yangın alarmlarının gizemleri çözülür. Open Subtitles وهذا سيحل لغز إنذار الحريق الكثير الأخطاء
    ...ve davalarin çogu ilk kirk sekiz saatte çözülür ama kimse yüz milyon saatlik davalardan bahsetmiyor. Open Subtitles وبتأكيد معظم القضايا حُلت خلال أول 48ساعة ولكنهم لا يتكلمون أبدا عن الجرائم
    Cinayetler benim gibi binlerce soruyu binlerce defa soran adamlar tarafından çözülür, böylece her defasında insanları yalan söylerken yakalarsın. Open Subtitles تُحل على يد أشخاص مثلي يسئلون ألف سؤال ألف مرة نقبض على الناس الذين يكذبون كل مرة
    Silahına davrandı derim. Problem çözülür. Open Subtitles سوف أقول أنه إقترب من السلاح وتحل المشكلة
    Carla senin beni sakladığını öğrenirse, kafamıza yiyeceğimiz bir kurşunla... tüm sorunlarımız çözülür. Open Subtitles عندما تكتشف كارلا انك خبئتني كل أسئلتك ستحل عن طريق رصاصه الى الرأس لكلينا
    Babama söylersem, sorunun yarın çözülür ve hayatına devam edersin Open Subtitles اذا اخبرت ابي بالامر مشاكلك ستحل غداً وانت تابعي حياتك بشكل طبيعي
    Hindistan-Pakistan sorunu çözülür. Open Subtitles عندها ستحل المشكلة الهندية الباكستانية ليس هو
    Bu şeyler genelde kendiliğinden çözülür. Open Subtitles لقد تشاجرنا وقد تعصب عليّ. حسناً، هذه الأمور تحل نفسها.
    Bu ne çözülür ne de bundan lehte bir sonuç elde edilebilir. Open Subtitles أنا لا يمكن أن تحل هذا النوع من المشكلة، أقل بكثير التلاعب نتيجة لمصلحتي.
    Çoğu kaçak vakaları, ilk 72 saatte çözülür. Open Subtitles معظم حالات الهروب تحل في الـ 72 ساعة الأولى
    Çoğu cinayet ilk 72 saatte yapılan çalışmayla çözülür. Open Subtitles معظم جرائم القتل حلت فى ال 72 ساعة الاولى
    Bunu yapamazsam kafamdan bir kurşun yerim ve sorun çözülür. Open Subtitles اذا كنت لا استطيع فعل ذلك، لا اعلم بوم طلقه وحده في الراس المشكلة حلت
    Eğer bu sorun ortadan kalkarsa dava bir anda çözülür! Open Subtitles نحن قريبين من إغلاق ملف القضية ، إن وضح هذا الشرط فسنكون أعدنا حلها في خطوة واحدة
    Eğer bu sorun ortadan kalkarsa dava bir anda çözülür! Open Subtitles نحن قريبين من إغلاق ملف القضية ، إن وضح هذا الشرط فسنكون أعدنا حلها في خطوة واحدة
    Deniz suyunda çözülür. Open Subtitles إنه يذوب في ماء البحر.
    Kendi kendine çözülür aynen dart oku gibi. Open Subtitles سيحل نفسه بنفسه تماما مثل لفة الحشيش
    Köpek balığı yüzgeci hazırlarız, ve sorun çözülür. Open Subtitles سنُعد شوربة اللحم، و حُلت المشكلة.
    Bu cinayet bir göstergeyse bir cinayet nasıl çözülür bilmiyorum. Open Subtitles إذا كانت جريمة القتل بهذا الغموض لا أعرف كيف تُحل جرائم القتل الكل يكذب
    Böyle sorunlar genelde bir günde çözülür. Open Subtitles تلك الاشياء تحدث وتحل باول 24 ساعه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more