Bebekler gerçek hayatta işlenen ve hala çözülemeyen cinayet mahallerinde de bulundular. | Open Subtitles | دميتان تتحولان الى قتلة ضحايا الدميتان التي وجدت في الحياة الحقيقية لم تحل الى الأن |
Hayatta bantla çözülemeyen çok az sorun vardır. | Open Subtitles | هنالك اشياء فى الحياة لا تحل بالشريط اللاصق |
Bir saat sonra çözülemeyen dostluk denklemini çözmüştüm. | Open Subtitles | بعد ساعة, استطعت حل معادلة الصداقة التي لا يمكن حلها |
Az önce 12 yıl önce az reytingli bir kablolu yayın şovunda çözülemeyen Frankie Clayvin cinayetinden 10 dakikalık bir bölüm olduğunu onayladım. | Open Subtitles | تأكدت للتو من وجود فقرة مدتها 10 دقائق عن الجريمة الغير محلولة لـ فرانكي كلايفين على برنامج ذو تصنيف منخفض قبل 12 عام |
Yani çözülemeyen her vaka onun vicdan azabı. Bizim değil. | Open Subtitles | لذا فأيّة قضايا لم تُحل ستتحمل وزرها هي، وليس نحن. |
Altı ay önce, çözülemeyen bir cinayet vak'asında kullanılmış. | Open Subtitles | تم إستخدامها مُنذ 6 أشهر ، بجريمة لم تُحلّ. |
Bu şehirde her yıl çözülemeyen kaç tane cinayet işleniyor, biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف كم عدد جرائم القتل التي لم تحل في هذه المدينة كل عام؟ |
2005'ten bu yana çözülemeyen hırsızlık olaylarını da inceledik. | Open Subtitles | رأينا حالات السرقة والسطو التي لم تحل |
O zamanlar çözülemeyen bir problem. | Open Subtitles | المشكلة لم تحل في ذلك الوقت |
Peki çözülemeyen olaylara ne deriz? | Open Subtitles | ماذا نسمي مسأله لم تحل ؟ |
Geleneksel araçlarla çözülemeyen davalar | Open Subtitles | القضايا التي لا يمكن حلها بالوسائل التقليدية |
- Tamam, tamam. Şu ana kadar zil zurna sarhoş olunup da çözülemeyen bir sorun görmedim ben. | Open Subtitles | حسب خبرتي، لا يوجد مشكلة لا يمكن حلها بواسطة الشرب كثيراً |
Şu anda, Yüce Divan'ımız olmadığı için çözülemeyen kaç dava sıra bekliyor, biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف كم عدد القضايا الموجودة في قائمة القضايا التي لا يمكن حلها لأنه ليس لدينا محكمة عليا؟ |
Bilmiyorum, bayağı ünlü ve çözülemeyen bir matematik problemi üzerinde çalışıyor ki; | Open Subtitles | لا أدري إنه يعمل على بعض المسائل الرياضية الشهيرة الغير محلولة |
Son 17 yıldır çözülemeyen cinayet davalarına göz at. | Open Subtitles | أحتاج منك البحث في جرائم القتل الغير محلولة خلال الـ 17 سنة الماضية. |
Bu dava da, bir genç bayanın öldürüldüğü, çözülemeyen davalar arasındaki yerini alacak. | Open Subtitles | التي ستبقى على ما يبدو غير محلولة ستصبح أحد تلك الإحصائيات من القضايا الغير محلولة |
- Ben çocuk istedim, o istemedi. Bu o çözülemeyen problemlerden. | Open Subtitles | لقد أردت إنجاب أطفال ، وهي لم ترغب إنها واحدة من تلك المشاكل التي لا تُحل |
çözülemeyen Hayvan Saldırıları | Open Subtitles | - لم تُحل ... |
Papaz çözülemeyen bir cinayetin yaşandığı yerden geliyor ve aynı şey burada da oluyor. | Open Subtitles | والكاهن أتى من البلدة التى حدثت فيها الجريمة التى لم تُحلّ, وها هى تحدث هنا ثانية بنفس الطريقة . |