Tüm o zaman boyunca yerin hayalini kurması için ona verdi sonunda serbest kaldı ve orayı bulmanın her şeyi çözeceğine inandı. | Open Subtitles | و منحه كل ذلك الوقت ليحلم بذلك المكان ما ان يتحرر سيكون مقتنعا ان العثور عليه سيحل كل شيء |
Oyununuzun hayatındaki her problemi çözeceğine inanıyor. | Open Subtitles | هي تعتقد بأن الشطرنج سيحل كل المشاكل التي في حياتها |
Başkan Camacho bütün dünyanın huzurunda herkese, Joe'nun... bütün problemleri çözeceğine dair söz verdi. | Open Subtitles | وقف الرئيس "كاماشو" امام الجميع ...واعطى كلمته لكل شخص بأن "جوي" سيحل كل مشاكلهم |
Evet ama eğer Julius Baer gerçekten bir siteyi sansürlemenin sorunları çözeceğine inanıyorsa, bilginin yirmi birinci yüzyılda nasıl yayıldığını henüz anlamamış demektir. | Open Subtitles | أجل, لكن إن كان حانة (خوليوس) تصدق حقاً بأن إيقاف موقع سيحل مشاكلهم |