Her zaman yeni bir sevgili herşeyi çözecek sanırsın. | Open Subtitles | أنت تعتقدين دائما أن صديق جديد سوف يحل كل شئ |
O gelecek pozlama sorunları herhangi çözecek, biliyorum, şimdi, değil mi? | Open Subtitles | أتعلمون ، هذا قد يحل أي مشكلة مستقبلية تتعلق بكشف السحر أليس كذلك ؟ |
O yüzden kopya kâğıdın ya da çözecek başka bir sorunun yoksa... | Open Subtitles | لذلك، إلا إذا كنت قد حصلت على طريقة اخرى لحل بقية المشاكل |
Bakalım ilk önce kim çözecek. | Open Subtitles | وسنرى من سيحلها أولا |
Ama bayanlar ve baylar, polis departmanı bu davayı çözecek. | Open Subtitles | لكن، سيداتي و سادتي، قسم الشرطة سيحلّ هذه القضيّة. |
Sanırım her şeyi çözecek ve ikimizi de mutlu edecek bir çözüm yolu buldum. Gerçekten mi? | Open Subtitles | اعتقد ان لدى حل سيصلح كل شيىء و يجعلنا سعداء حقاً ؟ |
çözecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لا يوجد ما نحله |
Terapiste gerek yok. Bu sorunu çözecek bilgi var bende. | Open Subtitles | لا أُريد معالجاً، لدّي قدراتي لفك هذا الإرتباط. |
Mason eğer makineler bu gece yükselmezse çözecek bir cinayetimiz var. | Open Subtitles | مايسون أن لم تنهض الحواسب الليلة فلدينا جريمة لنحلها |
Büyük is bu olabilir. Tüm sorunlarimizi çözecek küçük gezegen bu. | Open Subtitles | . ذلك يمكن ان يكون شي كبير . ذلك كوكب صغير يمكنه ان يحل كل مشاكلنا |
Bazılarınız üniversiteye gidip ne istediğini fark edecek... ve endüstrinin krallarını kovalayacak... belki de Birleşmiş Milletlerle sorunlarımızı çözecek. | Open Subtitles | وبعضكم سوف يذهب الى الجامعات ويبدع وبعد ذلك يصبح مطلوب من قبل الصناعات الكبرى ربما يحل مشاكلنا في الأُمم المتّحدةِ |
Bir çocuğu öldürmeyi reddetmekle kalmayıp onun kendisini öldürmesini de engelledin ki bu benim sorunumu da, senin sorununu da ve görünen o ki elemanın sorununu da kökten çözecek bir durumdu. | Open Subtitles | وإنما أيضا منعته من الانتحار الذي كان يمكن أن يحل مشكلتي والذي كان يمكن أن يحل مشكلتك |
Popüler filmler onu yıkıcı bir güç olarak gösterirken reklamlar onu dünyanın en karmaşık problemlerini çözecek bir kurtarıcı olarak gösteriyor. | TED | تظهره الأفلام المشهورة كأنه قوة مدمرة بينما الإعلانات تظهره كمخلّص لحل بعض أكثر مشاكل العالم تعقيداً. |
Gerçekten de bu sorunları tanımlamaya ve bunu bu sorunları çözecek yenilikçi ve zarif tasarım çözümlerine bir temel olarak kullanmaya başladığımızı bir düşünün. | TED | لذا تخيلو اذا حقا بدأنا في تحديد المشاكل و استخدمنا ذلك كاساس لايجاد حلول تصميم مبتكرة وأنيقة لحل تلك المشاكل |
Şehrin bana ihtiyacı vardı ve ben bu sorunu çözecek beceriye sahiptim. | TED | المدينة تحتاجني، ولدي القدرة لحل هذه المشكلة. |
Şimdi bakalım kim çözecek? | Open Subtitles | الان دعنا نري من سيحلها |
"Ölüm değil bu, ama onun gücünü ölmek çözecek." | Open Subtitles | ليس الموت، ولكنّ الموت سيحلّ قوته .. |
Ve üçüncüsü, o her şeyi çözecek! . | Open Subtitles | الرقم ثلاثه , هو سيصلح كل شيء |
çözecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لا يوجد ما نحله |
İngilizler ise bu mesajları çözecek bir makine inşa ettiler. | Open Subtitles | والبريطانيون بنوا آلة لفك شفرة هذه الرسائل |
Çünkü çözecek bir cinayetimiz var. | Open Subtitles | لأننا لدينا جريمة قتل لنحلها "وأنا متأكد أن الرئيس "تايلور |
"Nerede çözecek bir suç varsa, çözmek için orada... olacağım." | Open Subtitles | أينما كانت هناك جريمة غير محلولة فسأكون أنا موجود لحلها |
Benim taytlı ve maskeli bir adamın yerine sorununu çözecek yüze tane adamım var. | Open Subtitles | لدي مئات الرّجال لحلّ أي مشكلة، وليس هذا المهرّج. |
Boş yere kan mı akıtacağız yoksa huzurlu bir şekilde farklılıklarımızı çözecek miyiz? | Open Subtitles | سفك دماء لا فائدة منه أم سنحل إختلافاتنا سويًا بسلام ؟ |
Diyoruz ki, yapmamız gereken tek şey bu güçlü lideri seçmek ve bizim sorumlarımızı bizim yerimize de çözecek. | TED | فكل ما نقوله، كل ماعليك فعله هو أن تنتخب هذا الزعيم القوي وسيقوم هو أو هي بحل كل مشاكلنا. |
Anlaşmazlıkları şiddete başvurarak çözecek birine benzemiyor. | Open Subtitles | -هو ليس من النوع الذي يفض الخلافات بالعنف . |
Yani bir nevi çapraz bulmaca. Fakat çapraz bulmacaların en iddialısı. Bahis oranları çözecek kişinin bir hayli lehine. | TED | لذلك هذا هو تماما مثل الكلمات المتقاطعة، إلا أن هذه هي أم كل الكلمات المتقاطعة، لأن الرهانات عالية جدا إن استطعت حلها. |
Konuştuğumuz zorlukları bu nasıl çözecek? | TED | كيف سيحل ذلك التحديات التي تبادلنا الحديث حولها؟ |