Hani polise cinayetleri çözmede... yardım edip kayıp kişileri bulanlar gibi. | Open Subtitles | مثل الرجال الذين يساعدون الشرطة على حل الجرائم ويجدون الناس المفقودين |
Bunu yapmak için çok daha fazla eğitime ve sorun çözmede nasıl ilerleyeceğimiz konusunda çok daha fazla pratik yapmalıyız. | TED | نحتاج الى الكثير من التدريب على كيفية عمل ذلك والكثير من الممارسة على كيف يمكن لذلك دعم حل المشكلة |
Kemo beyin kendini hafıza kaybı, konsantrasyonda zorluk ve problemleri çözmede zorluk olarak gösterir. | TED | الذي يتجلى في فقدان الذاكرة، وعدم القدرة على التركيز وعدم القدرة على حل المشاكل. |
Bir 2011 yılı çalışması, fillerin sorun çözmede işbirliği yaptığını gösterdi. | TED | فقد أظهرت دراسة عام 2011 أنه يمكن للفيلة المساهمة في حل المسائل. |
Ben psikolojiyi problem çözmede kullanabiliriz diyorum, problem olduğunu faketmediğimiz problemlerde bile. | TED | أنا أقترح اننا نستطيع ان نستخدم الاسلوب النفسي لحل المشكلات التي لا نستطيع ان ندرك انها مشكلات على الاطلاق |
Veyahut başka bir deyimle, teknoloji küresel işgücü krizini çözmede bize yardımcı olacak mı? | TED | أو بكلمات أخرى، هل ستساعدنا التقنية في حل هذه الأزمة العالمية بالعمالة؟ |
John Steinbeck bu duruma uyku komitesi adını verdi ve araştırmacı, sorunları çözmede rüya görmenin etkisini kanıtladı. | TED | دعا جون ستاينبك، لجنة للبحث في أمر النوم، وأثبت الباحثون تأثير الأحلام على حل المشاكل |
Bir süreç. Tarz değil. Bu düşünme gücünü artık büyük problemleri çözmede kullanmalıyız. | TED | انه ليس اسلوب. كل ذلك يحتاج إلى تفكير كبير حقا الحصول على معلومات عن حل المشاكل الرئيسية |
Ama hızlı öğrenirim ve problem çözmede iyiyimdir. | Open Subtitles | لكنني متعلمة سريعة جداَ وبارعة في حل المشاكل والحماية |
Sorun çözmede, işim bu. Ayrıca bilmen gereken şey de yüksek seviyeli ilişki tespiti ve ikili depozitolarda çok iyiyimdir. | Open Subtitles | عليكِ أن تعرفي أيضاً أنّ لديّ المقدرة على معرفة العلاقات الروحية و حل الافتراضات الثنائية |
Ama eğer bir hayaletin kayıp kişi davasını çözmede bize gerçekten yardım ettiğini ispat edebilirsek... | Open Subtitles | لكن إذا استطعنا اثبات أن شبح ساعد في حل قضية شخص مفقود |
Ona bunu söylemeyi istemezdim ama bu olayı çözmede başarısız oldunuz. | Open Subtitles | أعني، أكره إبلاغه بفشلكِ في حل هذه المسألة |
Yani hangi polis dedektifi, mesleğinden olmayan birinin suçları çözmede onun kadar yetenekli olduğunu itiraf eder ki? | Open Subtitles | أعني ، هل سيتمكّن شرطي محقق من الإعتراف عن طيب خاطر أن شخصاً عادياً لديه موهبة في حل الجرائم كما هي عليه؟ |
Sonunda, bilim belki de bu en kalıcı gizemi çözmede doruk noktasında. | Open Subtitles | الآن,أخيرا قد يكون العلم على طرف حل هذا الغموض |
Şifreyi çözmede ilerleme var mı? Hiç yok. | Open Subtitles | لكن ليس أكثر من ذلك هل حققت أي تقدم في حل الشفرة؟ |
Kaçamak iptal, ama şifre çözmede harikaydık. | Open Subtitles | إنها ليلة خروج سيئة لكن مع حل الجرائم ممتاز |
Bu kargaşayı çözmede rehineleri serbest bırakmak ilk büyük adım olacak, ...ancak öldürülmesi için daha fazla insan gönderemeyiz. | Open Subtitles | اطلاق الرهائن خطوة أولى رائعة في حل هذا الصراع لكن لا يمكننا أن نرسل شخصا أخر ليقتل |
Bize cinayetleri çözmede, ne biliyim, işleri bu diye yardım ediyorlardı sanıyordum. | Open Subtitles | توقعت أنها تساعد على حل الجريمة لأن لا أعلم إنه عملهم |
Bir sorunu çözmede daha az iyi seçeneklerin olduğu bir yerde faydalıdır. | TED | إنه الأداة المساعدة في مكان حيث عدد الخيارات الأفضل فيه قليلة لحل المشكلة. |
Birleşik enerjiyi problem çözmede kullanmak için bu bilgisayardan onların belleklerine bağlantı kurabilirim. | Open Subtitles | يمكنني الولوج الى الدماغ بواسطة هذا الكمبيوتر واستخدم القوة المشتركة لحل المشاكل |
Bu sıkıştığımız zaman olayları çözmede bize yardımcı olacak bir teknik sadece. | Open Subtitles | ذلك هو المقصد أنه أسلوب يستخدمه المحللون لحل القضايا |