| Aslında, bekliyorum. çünkü hayatın buna bağlı. | Open Subtitles | في الحقيقة ، أتوقع هذا ، لأن حياتك تعتمد علي هذا |
| Herkesin gözü her an üstünde olacak çünkü hayatın artık senin hayatın değil, onların, ailenin hayatı olacak. | Open Subtitles | سوف تحاكمين حول كل ما تفعلينه. سيراقبونك دائماً، لأن حياتك لم تعد ملكك. |
| Ya ülkene dönemiyorsundur çünkü hayatın tehlikeye girecektir ya da işkence görmüşsündür. | Open Subtitles | إما لأنك لا تستطيع العودة لبلدك الأم لأن حياتك معرضة للخطر أو أنه تم تعذيبك |
| çünkü hayatın bir amacı olmalıdır, yarısı yenmiş donmuş bir pizzası değil. | Open Subtitles | لأن الحياة من المفترض أن تصل إلى نقطة ما، وليس إلى نصف قطعة بيتزا مجمدة. |
| Bu hayatta alınamayacak kadar riskli bir durum çünkü hayatın kendisi bir risk. | Open Subtitles | من خطورة الحياة أن تتجنب المخاطر لأن الحياة هي نفسها مخاطرة |
| Kötü oldu çünkü hayatın çok daha güzel olmak üzereydi. | Open Subtitles | وقد فشلت. وهذا مؤسف، لأن حياتك كانت على وشك الغدوّ أروع بكثير. |
| İyice kafa yorman lazım çünkü hayatın buna bağlı. | Open Subtitles | أودك أن تفكّر بإمعان شديد لأن حياتك مرهونة بذلك. |
| Dikkatli dinle çünkü hayatın tehlikede. | Open Subtitles | انصتِ بحرص ، لأن حياتك على المحك |
| İnansan iyi olur çünkü hayatın söylediğim her şeyi yapmana bağlı. | Open Subtitles | من الأفضل أن تصدقيني, لأن حياتك متوفقة الآن على فعل ما آمرك به بالضبط! |
| çünkü hayatın birazdan sona erecek. | Open Subtitles | لأن حياتك ستنتهي الآن |
| çünkü hayatın bu şekilde bir yere gitmiyor, tamam mı? | Open Subtitles | لأن حياتك غير سليمة |
| Çünkü, hayatın işine bağlı olurdu. | Open Subtitles | لأن حياتك تعتمد عليه |
| çünkü hayatın boş, eksik. | Open Subtitles | لأن حياتك فارغة .. غير مكتملة |
| - Tabii çünkü hayatın çok berbattı ya! | Open Subtitles | لأن حياتك كانت مريعة |
| çünkü hayatın buna bağlı. | Open Subtitles | لأن حياتك تتوقف على ذلك. |
| Büyük, derin bir nefes al ve bu anı hatırla küçük Puckerman çünkü hayatın sonsuza kadar değişmek üzere. | Open Subtitles | خد نفساً كبيراً وعميقاً وتذكر هذه اللحظة يا (باكرمان) الصغير، لأن حياتك على وشك التغير للأبد. |
| çünkü hayatın kendisi umutsuz. Birkaç kısa mutluluk anı büyük kayıplar ve acıyla bastırılıyor. | Open Subtitles | لأن الحياة بائسة بعض لحظات زائلة من السعادة |
| Şimdi ailemin yanına eve gideceğim, çünkü hayatın kısa olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | سأعود لرؤية عائلتي، لأن الحياة قصيرة |
| Ona, bugün ve her gün yanında oturmaktan mutlu olacağını çünkü hayatın kısa olduğunu ve kimsenin otobüste yalnız gitmeyi hak etmediğini söyle. | Open Subtitles | أخبرها أنك ستودّ الجلوس ،بقربها اليوم و كل يوم لأن الحياة قصيرّة و لا أحد .يستحق ركوبّ الحافلة لوحده .أريد من هذا أن يتوقف |
| Çünkü, hayatın bunu seni için seçti. | Open Subtitles | لأن الحياة قد إختارتك لها |
| çünkü hayatın ta kendisi gibi, değil mi? | Open Subtitles | لأن الحياة هكذا، صحيح؟ |