Çünkü sadece güçlü insanlar bilirler ki güçsüzlükler tolere edilmelidir. | Open Subtitles | لأنه فقط الرجال العظماء يعرفون كيف يجعلون الناس الضعفاء مقبولين |
Çünkü sadece çok az Hun Bleda gibidir, kardeşim. | Open Subtitles | لأنه فقط قليل جدا من الهون مثل بليدا , اخى. |
Çünkü sadece nasıl bir his uyandırdığını bilmek istiyorum. Hepsi bu, gerçekten. | Open Subtitles | لأنني فقط أريد أن أعرف كيف سيكون شعوري، صدقني إنها الحقيقة |
Bunu canı gönülden umuyorum Çünkü sadece birkaç saatin kaldı. | Open Subtitles | أتمنى هذا حقاً لأن كل ما تملكه هو بضع ساعات |
Çünkü sadece kardeşimin karısı olduğun için değil yaptığım şeyler münasebetsiz ve istemediğin şeylerdi ve senin rahatsız olmana neden oldular. | Open Subtitles | ليس فقط لأنك زوجة أخي هذا لأنك غير مبدية الرغبة وجعلك غير مرتاحة |
Benim sınıfımdan bir çocuk olmalı, Çünkü sadece onlar Rakun'un Walgreens'in çatısında olacağını biliyorlardı. | Open Subtitles | يجب أن يكون واحدا من الرفاق في صفي لأنهم الوحيدين الذين يعرفون الراكون 'سيكون على سطح 'وولغرينز. |
Şuan Mac ile ilgili hissettiklerini dinlemekten gerçekten memnun oldum.. Çünkü sadece yarım saatimiz var. | Open Subtitles | سعيد لمعرفة مشاعركِ حول (ماك) الآن لأن تبقت لدينا نصف ساعة. |
Ve bunun sonuçlarını düşünürseniz, bu şeyden gizlenmek gittikçe zor hale geliyor, diğer şeylerin yanında Çünkü sadece elektronik dövmeler değil, yüz tanıma da gerçekten iyiye gidiyor. | TED | و كما تفكر في عواقب ذلك، يصبح من الصعب اخفاء هذه الأشياء، من بين أمور أخرى، لأنه ليس فقط الاوشام الإلكترونية، ولكن التعرف على الوجه اصبح جيدا. |
Çünkü sadece sınandığınızda gerçekten kim olduğunuzu keşfedersiniz. | Open Subtitles | لانه فقط عندما يتم اختبارك تكتشف حقيقة نفسك |
Okyanus kıyısında ağlamayı seviyorum, Çünkü sadece orda gözyaşlarım küçük görünüyor. | Open Subtitles | أحب البكاء عند المحيط لأنه فقط هناك تبدو دموعي صغيرة |
Sadece suçlu hissediyorsun Çünkü sadece sen ve ben varız. | Open Subtitles | أنّكِ فقط تشعرين بالذنب لأنه فقط أنا وأنتِ. |
Çünkü sadece bunu yaptığınız zaman, konuşabilirsiniz -- (Gülüşmeler) -- Sadece bunu yaptığınız zaman, nasıl göründüğümüz ve farklı zamanlarda nasıl davrandığımız, ve hoşlanmaların, bakışların, davranışların zaman içinde nasıl değiştiği hakkında konuşabiliriz. | TED | لأنه فقط عندما تفعل ذلك يمكنك الحديث عن كيف كنا نبدو وكيف تصرفنا في أوقات مختلفة، وكيف أن ذلك الشبه والسلوك قد تغير عبر الزمن، ثم يعطينا وسيلة لإستكشاف الآليات البيولوجية |
Çünkü sadece hayal etttim, hayal etmem daha az doğru yapmaz. Şimdi bütün o insanlar kendi başlarınalar. | Open Subtitles | حقيقة أقل يجعله لا تخيلته لأنني فقط لوحدهم الأشخاص هؤلاء جميع والآن |
Aslındabirpartideğil Çünkü sadece seni davet ediyorum. | Open Subtitles | ليست في الحقيقة حزب لأنني فقط دعوة لك. |
Birkaç saate iyileşirim. Bunu canı gönülden umuyorum Çünkü sadece birkaç saatin kaldı. | Open Subtitles | أتمنى هذا حقاً لأن كل ما تملكه هو بضع ساعات |
Çünkü sadece kız arkadaşımı öpebilmek istiyorum ama sanırım bu okuldaki vahşi çifte standarttan kimse bunu göremiyor. | Open Subtitles | لأن كل مأريده أن أقبل فتاتي ولكني أعتقد أنه لايمكن لأحد رؤية ذلك بسبب المبادئ المجنونة في هذه المدرسة |
Çünkü sadece biraz aksanlı konuşuyorum diye beni belirlenmiş bir takım basmakalıp sınıflara filan sokmak zorunddasın." | Open Subtitles | لأنه فقط لأنك تظن أن لديَّ لكنة صغيرة, عليك أن ترميني في فكرة شائعة محتومة, أو أياً يكن." |
- Sağır insanlar işte, Çünkü sadece onlar ayağına gelmeni istiyor. | Open Subtitles | -الصمّ لأنهم الوحيدين الذين يحتاجون طريقة إعتذار خاصة |
Şuan Mac ile ilgili hissettiklerini dinlemekten gerçekten memnun oldum.. Çünkü sadece yarım saatimiz var. | Open Subtitles | سعيد لمعرفة مشاعركِ حول (ماك) الآن لأن تبقت لدينا نصف ساعة. |
Çünkü sadece sana yalan söylemekle kalmadım kendime de yalan söyledim. | Open Subtitles | لأنه ليس فقط لم أكذب عليك. كذبت علي نفسي. |
Çünkü sadece yapmamalısın. Bana bu konuda güven | Open Subtitles | لانه فقط لا تستطيع اعتمد علي فقط |