"çığlıklarını" - Translation from Turkish to Arabic

• صراخ
• صراخها
• صرخات
• يصرخ
• صراخك
• يصرخون
• صراخهم
• صراخه
• صرخاته
• صرخاتهم
• صياح
• صُراخك
• صرخاتها

Şeker çantalarının içindeki tavuk kafasına gizlice girip çocukların çığlıklarını dinlemeyi de.
وسماع صوت صراخ الأطفال عندما يضع رأس الدجاجة في حقيبة الحلوى خاصتهم

Missy o kadar uzakta değil. çığlıklarını sen de duydun.
ميسي ليست ببعيدة من هنا لقد سمعتم صراخها

Son gemiyle limandan ayrılırken hala çaresizlik çığlıklarını duyabiliyor rüzgarla yayılan isimleri ve silah seslerini işitebiliyorlardı.
وحين رحلوا على متن السفينة الأخيرة، كانوا مايزلون يستمعون، إلى صرخات اليأس، أسماء في مهب الريح , اطلاق النار.

çığlıklarını duyabiliyorduk ama biz onu çıkarana dek orada cesetlerle kalmak zorunda kaldı.
بأمكاننا سماعه يصرخ لكنه بقى مع الجثث حتى حفرنا لنخرجه

Seni göremiyorum, Martian ama belki de çığlıklarını duyarım.
لايمكنني رؤيتك , مارشن لكن ربما سأسمع صراخك ِ

Onları vururken çığlıklarını duymalıydın.
كان يجدر بك سماعهم يصرخون عندما كنت أهمّ بقتلهم

Kokusunu alıyorsun, ölmelerini görüyorsun ve çığlıklarını duyuyorsun... kurtuluş için atılan çığlıkları.
ستشُمين تلك الرائحة , سترين كيف تموت الحيوانات و ستسمعين صراخهم صراخهم من أجل النجاة

Kaçmayı başardım ama koşarken çığlıklarını duyuyordum.
أستطعتُ الهروب لكنني كنت أستطيع سماع صراخه بينما كنتُ أركض

Karanlıkta uyanıyorsun ve kuzuların çığlıklarını duyuyorsun?
ترين أنك تستيقظين فى الظلام و تسمعين صراخ الحملان

Hücrelerinden bağıran kadınların çığlıklarını duyabiliyorum.
أنا يمكن أن أسمع صراخ النساء في خلاياهم.

Tyler'ın çığlıklarını duydum. Geri baktığımda gitmişti.
سمعت صراخ تايلر، وعندما استدرت، كان ذهب.

İnsanlar sana bakınca, ne giydiğini görmüyorlar ateşi ölçülen bir kedi görüyorlar ve sonra da çığlıklarını duyuyorlar.
عندما ينظر الناس إليك لا يرون ما تلبسين يرون قطة مثارٌ غضبها ومن ثم يسمعون صراخها

çığlıklarını hatırlamıyorum ama bağırdığına oldukça eminim.
لا أتذكر صراخها لكني متأكد بانها فعلت ذلك

Sürdürmeye çalıştığım bu hayat beni doğruca, sadece onların acı çığlıklarını duyacağım cennete götürecek.
الحياة التي أحاول أن أعيشها ستجعلني أنعم بالجنة فقط لأسمع صرخات عذابهم

Derler ki, Ejderha Süvarisi son nefesini alırken ejderhasının ölüm çığlıklarını duyabilirmiş.
يقولون عندما الفارس يلفظ اخر انفاسه يسمع صرخات تنينه وهو يموت

Saatlerdir o bekleme salonundayım, ve Noe"in çığlıklarını dinliyorum.
كنت فى غرفة الانتظار لساعات استمع الى نول يصرخ

Çocuk konusunda bilgililer. çığlıklarını milyonlarca kez duydular.
يدرسان هذا الطفل سمعاه يصرخ ملايين المرات

Çığlık atmaya çalışıyorsun. Ama kendi çığlıklarını duyamıyorsun.
تحاول البكاء، ولكنّك غير قادر على سماع صراخك

Bütün gün oturup senin çığlıklarını dinliyorum?
إنك مدرك أنني مضطر للجلوس والاستماع إلى صراخك طوال اليوم

Büyükbabam şöyle derdi o geceki fırtınanın gürültüsüne rağmen onların yardım çığlıklarını duyabiliyormuşsun.
قال جدّي أنّ حتى مع كلّ ذلك الضجيج من العاصفة في تلك الليلة، يُمكنك سماعهم يصرخون طلباً للعون.

Onlara sahip çıkan kimse olmadığına göre, çığlıklarını duyacak kimse de yok.
وحيث أنه لا يوجد من يطالبنا بهم فلا أحد سيسمع صراخهم

Hiçbir zaman çığlıklarını kafamdan atabileceğimi sanmıyorum.
لا أعتقد أني بوسعي حجب صراخه عن الدويّ في رأسي

Onun çığlıklarını hatırlıyor musun? Onu terk edip gitmiştin.
اتتذكرين صرخاته عندما أعطيتيه ظهرك ورحلتي

Ta ki çığlıklarını duymayana kadar koşmaya devam ettim.
وواصلت الابتعاد، حتى لم يعد بأمكاني سماع صرخاتهم

Kutup ayılarının ve penguenlerin çığlıklarını duymuyor musun?
الا يمكنك سماع صياح الدببة و البطاريق؟

Asiler çığlıklarını kilometrelerce öteden duyabilirlerdi.
وإلّا المتمردون سيسمعون صُراخك على بُعدِ أميال.

O piç kurusu makinelerin sesi yüzünden kimsenin kızın çığlıklarını duymayacağını biliyordu.
...و بالطبع الوغد كان يعرف أن أحدا ً لن يسمع صرخاتها من صخب هذه الماكينات