Penis sadece iğrenç bir çıkıntı değil aynı zamanda ölümcül bir silahtır. | Open Subtitles | القضيب ليس مجرد نتوء قبيح في جسم الرجل إنه سلاح فتاك أيضاً |
İğneyle karşılaştırılan bu karenin üzerinde yaklaşık 4000 çıkıntı var. | TED | ويوجد هناك حوالي 4,000 نتوء في هذا المربع الخاص مقارنة مع الإبرة. |
Varsa tırmandığı kayada bir çıkıntı bulmak. | Open Subtitles | وهذا في حالة أنه وجد نتوء ليتمسك به أثناء تسلقه |
Eğer sofra terbiyem beni yanıltmıyorsa sol korneadaki çıkıntı bir salata çatalı. | Open Subtitles | إذا يخدمني حقّ الآنسة مانيرس، ذلك النتوء من قرنيته اليسرى شوكة سلطة. |
çıkıntı tabiri, sonraları savaşa adını veren bir ifade hâlini aldı. | Open Subtitles | النتوء الذى أعطى هذه المعركة المذهلة هذا الأسم الشهير الذى عرفت به فيما بعد |
Böylece, birkaç ay sonra bu küçük çıkıntıyı şu şekilde açık bir mesajla dünyaya sunduk: "Bu küçük çıkıntı ilginç ama sabit değil bu yüzden biz daha fazla veri toplarken gözünüz üzerinde olsun." | TED | اذاً بعد عدة شهور ، قدمنا عثرتنا الصغيرة للعالم مع رسالة واضحة : هذه العثرة الصغيرة مثيرة للإهتمام لكنها ليست حاسمة ، اذاً دعونا نبقي أعيننا عليها بينما نجمع المزيد من البيانات . |
- çıkıntı her an yıkılabilir. Ondan sonra, radyasyon dalgasının bizi vurmasına bir saatten az kalacak. | Open Subtitles | الإنهيار المغناطيسى سوف يحدث أي لحظة الآن وبعد ذلك ، لدينا اقل من ساعة |
Çene ucundaki çıkıntı kadının Kafkasyalı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | إن نتوء العظم الذقني يدل على إن هذه المرأة قوقازية |
Penis sadece iğrenç bir çıkıntı değil aynı zamanda ölümcül bir silah. | Open Subtitles | القضيب ليس مجرد نتوء مقرف انه ايضاً سلاح فتاك |
Al çenenin ön kısmındaki çıkıntı. | Open Subtitles | نتوء إلى الأمام من الجانب الأمامي للفك السفلي. |
Omurga üzerindeki bir büyüme ya da çıkıntı. | Open Subtitles | إنه نتوء أو نمو على العمود الفقري أتذكر تلقن هذا المصطلح |
Korun tabakası* altında bir çıkıntı oluşturmuş. | Open Subtitles | شكّل نتوء تمامًا تحت الطبقة القرنية |
Ama hafif bir çıkıntı var. | Open Subtitles | هناك, على الرغم من ذلك,نتوء صغير |
Onların burunlarında çıkıntı var. Biz buna "Burun Üst Kemiği Çıkıntısı" deriz. | Open Subtitles | نَدْعوه نتوء أنفي ظهري. |
Demek deri altında çıkıntı oluşturmuş. | Open Subtitles | -إذًا ذلك خلق نتوء تحت جلدتها؟ |
Eğer kurban kolunu kaldırdıysa, karakoid çıkıntı ortaya çıkar. | Open Subtitles | إن النتوء الغرابي لا يمكن إظهارهُ إلا لو أن الذراع رُفعت للأعلى |
Bu çıkıntı yoğun ve muazzam bir volkanik aktivitenin sonucunda oluşmuştur. | Open Subtitles | النتوء هو نتيجة نشاط بركاني كبير ومُركز |
"Aşındırılmış bir çıkıntı" nasıl düzelebilir bilmem, ama tamam. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيف هذا"النتوء البالي" أن يكون بخير، لكن حسنا |
Diyebilirim ki Hitler'in çıkıntı'daki saldırısı savaşın belki de altı ay kadar daha erken bitmesini sağladı. | Open Subtitles | أود أن أقول أن هجوم (هتلر) المعروف ... بـ (معركة النتوء) قدم نهاية للحرب ربما قبل موعد نهايتها الفعلى بستة أشهر... |
Çünkü Alman ihtiyat kuvvetleri, seyyar birlikler ve yedekler çıkıntı Savaşı'nda yok edilmişti. | Open Subtitles | والسبب الأساسى يرجع إلى أن إحتياطى الجيش ...الألمانى، أحتياطى مركباته وقواته المحمولة (كان قد دُمر تماماً فى (معركة النتوء... |
(Gülüşmeler) Saatlerimi, günlerimi, haftalarımı meslektaşlarımla gizli toplantılarda bu küçük çıkıntı üzerine tartışmak için harcadım. İncelemelere dayanıp dayanamayacağını görmek için onu, en deneysel çubuklarımızla dürtükledik. | TED | ( ضحك ) لقد أمضيت ساعات ، أيام وأسابيع في اجتماعات سرية ، وأجادل زملائي في العمل ، حول تلك العثرة ، نبحث ونتجادل حول عصا التجارب التي لاترحم . لمعرفة اذا كانت ستصمد ضد التدقيق |
çıkıntı fotosferde tamamen yıkılıyor. Sıkı tutunun. | Open Subtitles | النطاق المغناطيسى ينهار تماما في الغلاف الخارجى للشمس إستعدوا |