Bir arkadaşın, kız arkadaşının, kız kardeşi bir bakanla çıkıyormuş. | Open Subtitles | لديه فتاه اختها تواعد شخصا ما فى الحكومه |
Bir arkadaşın, kız arkadaşının, kız kardeşi bir bakanla çıkıyormuş. | Open Subtitles | لديه فتاه اختها تواعد شخصا ما فى الحكومه |
Ingrid benimle değil, benim restoran seçimlerimle çıkıyormuş. | Open Subtitles | لم تكن توعدنّي لشخصي ، بل كانت تواعد إختياراتى للمطاعم. |
O çocuk, üçüyle de mi çıkıyormuş? Çok uzun hikaye. | Open Subtitles | إذن هل يواعد هذا الفتى هؤلاء الثلاثة إنها قصة طويلة |
Kızımla çıkıyormuş. Hafta sonu buraya geleceğini bilmiyordum.Yazacağını söylemiştin. | Open Subtitles | إنه يواعد إبنتي لم يكن لدي فكرة أنك ستأتين |
Lizzy çok konuşkandı özellikle de erkekler hakkında, ama öldüğünde bize söylemediği biriyle çıkıyormuş. | Open Subtitles | ليزي كانت تتحدث كثيرا وخاصة عن الفتيان ، ولكن عندما ماتت لقد كانت تواعد شخصا |
-Sidikli Ejderha'yla çıkıyormuş gibi davranmalısın. -Maske takabilir miyim? | Open Subtitles | عليك الإدعاء بأنك تواعد تنين التبول هل أستطيع أرتداء قناع |
Burada yazana göre heykeltıraşla da çıkıyormuş. | Open Subtitles | وطبقاً للتقرير، لقد كانت تواعد النحات كذلك. |
Menajeri de ünlü bir Amerikan sporcusuyla çıkıyormuş gibi yaparsa basın ilgisini daha çok çekebileceğini düşünüyormuş. | Open Subtitles | ومدير أعمالها يظن أنها ستحظى بصحافة أكبر لو تظاهرت أنها تواعد رياضياً امريكياً مشهور |
Ama belli ki yalanmış. Bir polisle çıkıyormuş. | Open Subtitles | ولكن كما يبدو ذلك كان كذبة انها تواعد شرطية |
Kız şimdi kuzeniyle çıkıyormuş ama Dean'in tuhafına gitmiyor, çünkü aşık olduğunu sanmıyormuş. | Open Subtitles | ... والآن هي تواعد قريبه لكنه لا يشعر بشيء غريب لأنه لايعتقد أنهما كانوا واقعين في الحب |
Patrice'le çıkıyormuş gibi yap. | Open Subtitles | "الخطوة السابعة : تظاهر أنك تواعد "باتريس |
Şu anda sadece çıkıyormuş. | Open Subtitles | -إنها تواعد الأن لكن لا يوجد شيء جدي |
Robin, Orville Redenbacher'la* çıkıyormuş. | Open Subtitles | روبن تواعد orville redenbacher |
Sofia bir striptizciyle çıkıyormuş. Oh, Tanrım. Ona bayılıyorum. | Open Subtitles | (صوفيا) كانت تواعد راقص تعرّي، يا إلهي، أحبها |
Kamptan kızlarla çıkıyormuş, ama cinayet saatinde evde değilmiş. | Open Subtitles | كان يواعد فتيات من المخيم لَكنَّه لم يكن في البيت ليلة حصول الجريمه |
Yeğenim yeğeninle çıkıyormuş. | Open Subtitles | كما تعلم عن أبن أخي العزيز يواعد أبنة أخيك |
Kayıtlara göre orijinal katil kurbanla çıkıyormuş. | Open Subtitles | في سجلات الجريمة, كان القاتل الاصلي يواعد الضحية |
Eskiden Jessica Davis'le çıkıyormuş, onunla da dün konuştum. | Open Subtitles | كان يواعد جسيكا دافيز التي تحدثت إليها بالأمس |
Los Angeles'ta, Peyton'la çıkıyormuş. | Open Subtitles | لقد كان يواعد بيتون فى لوس انجلوس |
Ayrıca Holly Danvers'la çıkıyormuş. | Open Subtitles | -وكان يُواعد (هولي دانفرز ). |
Kayınbiraderimin neredeyse gözü çıkıyormuş. | Open Subtitles | فُقعت عين نسيبي! |