"çıkmak zorunda" - Translation from Turkish to Arabic

    • عليك الخروج
        
    • يجب أن يخرج
        
    • يجب أن يذهب
        
    • علي أن أخرج
        
    • يضطر
        
    • تضطرّي إلى مغادرة
        
    • سيتحتم عليه نسيان
        
    Onunla dışarı çıkmak zorunda değilsin. Buluşmak zorunda bile depilsin. Open Subtitles ليس عليك الخروج معها,ليس عليك حتي مقابلتها
    Eninde sonunda ortaya çıkmak zorunda kalacaksın. Open Subtitles سيتوجّب عليك الخروج في النهايةِ
    Yani, köşesine çıkmak zorunda, yoksa nasıl para kazanacak değil mi? Open Subtitles أقصد ، يجب أن يخرج إلى زواياه تلك هي طريقة جنيه للمال صحيح ؟
    Hırsız bizi durdurmak için ortaya çıkmak zorunda olacak. Ya da parasının buharlaşmasını izleyecek. Open Subtitles يجب أن يخرج اللصّ من مخبئه لمنعنا أو يشاهد أمواله تتلاشى
    Bu yarına çıkmak zorunda. TED هذا يجب أن يذهب غداً.
    Müşterilerle çıkmak zorunda kalmış. Open Subtitles كان يجب أن يذهب مع العميل
    Hâla annesiyle yaşayan işsiz biriyle çıkmak zorunda kalmam yeterince kötü bir durum, fakat sen onun yakışıklı asgari ücrette çalışan biri olduğunu söylemiştin. Open Subtitles ليس علي أن أخرج مع فاشل يعيش مع أمه لكنك أقنعتني أن هناك حد أدنى من الوسامة
    Her mültecinin hikâyesi birbirinden farklıdır, çoğu da sonu bilinmez tehlikeli yolculuklara çıkmak zorunda kalmıştır. TED تختلف قصة كل لاجئ عن الآخر وبعضهم يضطر لخوض رحلات خطرة غير مضمونة النتائج.
    Bu tekneden çıkmak zorunda kalmayacaksın. Open Subtitles -لن تضطرّي إلى مغادرة هذا القارب أبدًا
    Baban ne düşünürse düşünsün; bununla başa çıkmak zorunda. Open Subtitles بغض النظر عن اعتقاد والدك، سيتحتم عليه نسيان كل هذا
    Dışarı çıkmak zorunda değildin! Open Subtitles لم يكن عليك الخروج
    - Dışarı çıkmak zorunda mısın? Open Subtitles هل عليك الخروج مرة أخرى ؟
    Los Angeles'tan çıkmak zorunda, bu demektir ki, yeni bir pasaporta ihtiyacı var, yeni bir kimliğe ve yanındaki ateşten parçayı düşünecek olursak, kusursuz olmalılar. Open Subtitles " يجب أن يخرج من " لوس أنجليس مما يعني يحتاج جواز سفر جديد وهوية جديدة نظراً للمشاكل حولة
    Birisi dışarı çıkmak zorunda. Open Subtitles يجب أن يخرج بعضهم للخارج
    Herkes çıkmak zorunda! Open Subtitles يجب أن يذهب الجميع!
    Herkes çıkmak zorunda! Open Subtitles يجب أن يذهب الجميع!
    Bu çocukla çıkmak zorunda değilim aslında. Open Subtitles تعلم , لا يجب علي أن أخرج مع هذا الرجل
    Bunun sizi dehşete düşüren, acı verici bir korku olduğunu, dünyada milyonlarca insanın bu korkuyla her gün, her zaman başa çıkmak zorunda kaldığını söyleyebilirim, özellikle de çocukların. TED أستطيع أن أقول لكم أنه خوف مرعب ومفجع، خوف يضطر ملايين الناس حول العالم لمواجهته في كل يوم وحين، خاصةً الأطفال.
    Bu tekneden çıkmak zorunda kalmayacaksın. Open Subtitles -لن تضطرّي إلى مغادرة هذا القارب أبدًا
    Baban ne düşünürse düşünsün; bununla başa çıkmak zorunda. Open Subtitles بغض النظر عن اعتقاد والدك، سيتحتم عليه نسيان كل هذا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more