"çağırmaya" - Translation from Turkish to Arabic

    • لطلب
        
    • لإحضار
        
    • لجلب
        
    • لاستدعاء
        
    • لأستدعاء
        
    • لأجلب
        
    • استدعائي
        
    • مناداتي
        
    • لتوّه طلباً
        
    • لأستدعي
        
    Odama döndüm, silahı dışarı koyup yardım çağırmaya gittim. Open Subtitles ثم عدت لمكتبي و و ضعت السلاح في الخارج و ذهبت لطلب المساعدة
    Araba orada değil. Yardım çağırmaya gitmiş olmalılar. Open Subtitles القاطره ليست هنا ، يبدو انها قد ذهبت لطلب المساعده
    - Polis çağırmaya gitti. - Gidin, Fratelli'ler burada. Open Subtitles ـ ذهب لإحضار الشرطة ـ إذهب، فراتليس هناك
    Onu bulmak zorundayız çünkü yardım çağırmaya gittiğini sanmıyorum. Open Subtitles يجب أن نعثر عليه، لأنني لا أظنه ذهب لإحضار المساعدة.
    Bak, ben yardım çağırmaya gidiyorum, sen burada kal. Open Subtitles انصتي، سأذهب لجلب المساعدة و أنتِ ابقي هنا.
    12 dakika önce batı yakası hava akımı istasyonu 946 araştırma memuru Montoli Reece'i maden istasyonu Infini'deki görevinden geri çağırmaya çalıştı. Open Subtitles منذ 12 دقيقة الساحل الغربى انزلقوا نحو 946 فى محاولة لاستدعاء شرطى الأبحاث مونتولى رييس من العمل النشط فى محطة التنجيم انفينى
    Adamın biri onu kanlar içinde bulmuş yardım çağırmaya gitmiş, polisler vardığında, sadece kan izlerini bulabilmişler. Open Subtitles رجل وجده ينزف و ذهب لطلب المساعدة ولكن عندما الشرطة أخيراً وصلوا إلى هناك كل ما تبقى منه كان آثار دمائه
    İlk tanığınızı çağırmaya hazır mısınız Avukat Bey? Open Subtitles هل أنت مستعد لطلب شاهدك الأول حضرة المستشار ؟
    Beni yardım çağırmaya gönderdiğinde bana verdi efendim. Open Subtitles هو أعطاني إياها عندما ذهبت لطلب العون
    Hareket etme, Cordy. Oz yardım çağırmaya gitti. - Buradan çıkmalıyız. Open Subtitles " لا تتحركى " كورديليا لقد ذهب " أوز " لإحضار المساعدة نحتاج أن نخرج من هنا
    Adam çağırmaya gidiyorum. Onu ters çevirmemiz lazım. Open Subtitles سأذهب لإحضار أحدنا, علينا حمله
    Belki de yardım çağırmaya gitmiştir. Open Subtitles ربما ذهب لإحضار المساعدة.
    Yardım çağırmaya gidiyorum. O da bu tepenin arkasında. Open Subtitles سأذهب لجلب المساعدة والمساعدة ليست بعيدة
    Pekâlâ. Sen burada kal. Ben yardım çağırmaya gideceğim. Open Subtitles ‫حسناً إبقي أنتِ هنا ‫وسأذهب لجلب المساعدة
    - Sana yardım çağırmaya git demiştim. Open Subtitles -لقد قلت ان تذهب لجلب المساعده
    Az bir güç, ama planlarımı gerçekleştirmeme yardımcı olabilecek bir "Oyunkurucu" çağırmaya yetecek kadar. Open Subtitles شذرة من قواي، لكنها كانت كافية لاستدعاء عقلًا مدبرًا ليعينني في مكائدي.
    İddia makamı ilk tanığını çağırmaya hazır mı? Open Subtitles هل الحكومة جاهزة لاستدعاء شاهدها الأول؟
    Bu müzik Kral'ı çağırmaya gönderilen bir elçi olsun. Open Subtitles لتكُن هذه الموسيقي المبعوث لأستدعاء الملك.
    Çok kötü yaralanmış. Yardım çağırmaya gidiyorum. Open Subtitles لقد تأذت بشدة , أنتم يا رفاق سأذهب لأجلب المساعدة
    Beni böyle pisli bir suyun içine çağırmaya nasıl cüret edersin, kadın? ! Open Subtitles كيف تجرؤين على استدعائي في هذه المياه القذرة؟
    Gerçi sen de beni tam Hristiyan adımla çağırmaya bir türlü alışamamıştın. Open Subtitles و لكنك لم تكوني مرتاحة أبدا عند مناداتي بإسمي المسيحي الكامل
    Will destek çağırmaya gitti. Vaktimiz yok, acele edin. Open Subtitles ذهب (ويل) لتوّه طلباً للمساعدة، لا يوجدُ وقت، تعالوا بسرعة.
    Leydi Mary ve Bay Talbot'ı yeni yılı kutlamak için çağırmaya gelmiştim. Open Subtitles جئت لأستدعي الليدي (ماري) والسيد (تالبوت) إلى الأسفل لإستقبال العام الجديد معنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more