Hey! Onu çalabilmek için yeterince akıllıydık zannedersem... | Open Subtitles | أنت لقد كنا أذكياء كفاية لسرقتها من المكان الأول |
Bu kart için birini öldürdüler, ve bende bunu çalabilmek için çok çalıştım. | Open Subtitles | قتلوا شخصا من أجل هذه الشارة، وعانيت الكثير لسرقتها |
Pakedi onlardan çalabilmek için neye ihtiyacımız olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | الخدعة هي الحصول على الحقيبة بدون معرفتهم لسرقتها |
Yunan dünyasının her yerinden savaşçılar, bu uzak adaya onu çalabilmek ve taşa çevirme gücünü düşmanlarına karşı silah olarak kullanabilmek için gelmişlerdir. | Open Subtitles | انطلق المحاربون من كافة أنحاء (اليونان) إلى جزيرتها النائية سعياً لسرقتها واستغلال قوتها المرعبة كسلاح ضد أعدائهم. |