| O gece başka kimin yanında çanta vardı peki? | Open Subtitles | "مَن عدا ذلك يحمل حقيبة معها بتلك الليلة؟" |
| - Spor bir çanta vardı elinde. - Fark etmedim. | Open Subtitles | ـ كان يحمل حقيبة ظهر ـ لم ألاحظ ذلك |
| Yatağın onun yattığı tarafında her çeşit nesnenin bulunduğu bir çanta vardı. | Open Subtitles | على جانبه من السرير هناك حقيبة بها كل أنواع الأدوات |
| 30 yıl öncesine ait yüzlüklerle dolu bir çanta vardı. | Open Subtitles | كانت هناك حقيبة من أوراق الـ 100 دولار جديدة من 30 سنة |
| İçinde, küçük siyah bir çanta vardı. | Open Subtitles | بداخلها، كانت حقيبة سوداء صغيرة |
| sahte bir çanta vardı. İçinde bir sürü şey tıkmış... | Open Subtitles | لقد كانت حقيبة تمويهية |
| Odaya girerken kucağında bir çanta vardı. | Open Subtitles | كان (هونغ) يحمل حقيبة صغيرة حينما دخل. |
| Bu sabah eve gittiğimde, mutfakta bir çanta vardı. | Open Subtitles | عندما حضرت هذا الصباح كان هناك حقيبة في المطبخ |
| Tabiiki bilmeyeceksiniz, benim Curtis'e borcum olan 1 milyon dolu bir çanta vardı ve şimdi siz bana 1 milyon borçlusunuz! | Open Subtitles | كانت هناك حقيبة بها مليون انا مدين بها لكورتيس والآن انتم يا اوغاد مدينون بها لي! |