çantasında bir fotoğraf var, adresin üstünde yazılı. | Open Subtitles | كان هناك صورة في حقيبة يدّها، عنـوانك علـيها |
Evet, Higuchi'nin çantasında bir tane var. | Open Subtitles | أجل ، هناك واحدة في حقيبة هيجوتشي |
Keman çantasında bir şey buldum. Kötü bir şey. | Open Subtitles | وجدتُ شيئاً في حقيبة كمانها، شيء فظيع |
El çantasında bir torba isimsiz hap bulduk. - Kahretsin. | Open Subtitles | وجدنا تلك الحقيبة من الحبوب الغير معلمة في حقيبتها |
Evet, görünüşü göre çantasında bir bluz buldular. | Open Subtitles | نعم، يبدو أنهم وجدوا بلوزة في حقيبتها |
Hatun çantasında bir kamyon hap taşıyor! | Open Subtitles | هذه الفتاة لديها صيدلية في حقيبتها |
çantasında bir şişe yasadışı içki var. Tutmamı ister misin? | Open Subtitles | وهناك جرة من النبيذ في حقيبته أتريدني أن أحتفظ بها؟ |
Başka bir babanın çantasında bir alem buldum ben | Open Subtitles | ♪ لقد وجدت بعض الخمر في حقيبة رجل آخر ♪ |
Avrupa'dan dönen askerlerin yarısının sırt çantasında bir Alman silahı vardı. | Open Subtitles | نصف الجنود الذين عادوا من (أوروبا) بدا أن لديهم مسدس ألماني في حقيبة الظهر |
Hong Kong üniversitesinde öğrenciymiş. Kızın çantasında bir biyoloji kitabı varmış. | Open Subtitles | كانت طالبة في جامعة (هونج-كونج)، إذ وُجد كتاب أحياء في حقيبة ظهرها. |
Acil durum çantasında bir beyzbol topu mu vardı ? | Open Subtitles | -هل وضعتها في حقيبة الطوارئ ؟ |
çantasında bir vinç taşıyan kişi. | Open Subtitles | تحمل رافعة في حقيبتها |
Ama Isabelle çantasında bir şey getirecekmiş. | Open Subtitles | ولكن سمعتُما تقولان أنّ (إيزابيل) ستحضره في حقيبتها |
- çantasında bir silah var. | Open Subtitles | هناك مسدس في حقيبتها. |
- çantasında bir şey var. | Open Subtitles | -إنها تملك شيئاً في حقيبتها |
çantasında bir 3.57'lik ve bıçak taşıyorsa, Chris'i o öldürdü demektir. | Open Subtitles | وإذا وجدت الأي 357 وسكينة في حقيبته فقد قتل كريس |
Peki, Henry Cabot Lodge'nin çantasında bir prezervatif var. | Open Subtitles | صدف أن عرفت أن (هنري كابوت لودج) لديه واقي ذكري في حقيبته |