Adı bilinmeyen bu çaylak Sultan arenaya korku salıyor. | Open Subtitles | المبتدئ المجهول سلطان خلق رعبا في الحلبة |
Lafını unutma, çaylak. Bir, iki, üç, dört. | Open Subtitles | احتفظ بهذه الفكرة , يا مبتدئ واحد, اثنين, ثلاثة, أربعة |
Bakışını yakalamasına izin verme çaylak. | Open Subtitles | لا تدعها تمسكك و أنت تنظر إليها أيها الإختباري |
Kendine gel, çaylak. Bunu kelimenin her anlamıyla söylüyorum. | Open Subtitles | استقم يا مستجد وانا اعني ذلك بكل ما تعنيه الكلمه |
çaylak, bu ufaklığı görünce yumurtalıklarının çocuk özlemi çektiğini biliyorum ama kendini kontrol etmelisin. | Open Subtitles | (نوبي)، أعرف أنّ الرغبة في الإنجاب تتملّكك عندما ترى هذا الطفل الظريف لكن يجب أن تتمالكي نفسك |
Nelerin var görelim çaylak. | Open Subtitles | ..حسناً أيتها المبتدئة دعينا نرى ما لديك |
Miami Grand Prix'inde büyük sürpriz çaylak Jimmy Bly yarışı ikinci bitirdi. | Open Subtitles | القصة الكبيرة حول المركز الثاني لجائزة ميامي الكبرى انتهت لصالح الصاعد جيمي بلاي |
Kendine gel çaylak. | Open Subtitles | عليك أن تُغَيِّرَ نَمَطَ تفكيرك أيها المستجد |
O çaylak ne gördüğünü bile hatırlamaz. Orada yeterince durmadı. | Open Subtitles | تبا ذلك المبتدئ لا يمكنه تذكر ما رأى لم يكن هناك طويلا |
Tekrar düşün çaylak. Bu takımdan çıkmanın tek yolu var. | Open Subtitles | فكر مرة أخرى أيها المبتدئ هناك طريقة واحدة لترك هذا الفريق |
Tarihte o kupayı kazanan ilk çaylak ben olacağım. | Open Subtitles | سوف أكون أول مبتدئ فى التاريخ يفوز بهذا الكأس |
- Sıradan bir insan ancak bir çaylak ya da yeni eleman kadar gözlemcidir. | Open Subtitles | قدرة الملاحظة عند العامة تماثل للتي عند مبتدئ أو مجند جديد. |
İyi deneme çaylak, ama bu testler gizli mahkeme kayıtları. | Open Subtitles | محاولة جيدة أيها الإختباري. لكن تلك التحاليل هي سجلات مغلقة في المحكمة |
Bu tarz davalardaki araştırmalar her zaman uygunsuzdur, çaylak. | Open Subtitles | كل حرف منه له صله بالتحقيق مثل تلك الملفات أيها الإختباري |
Evet, çaylak, zor bir gün geçiriyorum. | Open Subtitles | نعم يا مستجد, اعاني من يوم صعب و أود أن ارجع إلي المنزل |
Ama işte sorun da bu çaylak. Bu benim sorunum hiç değil. | Open Subtitles | لكنّ المشكلة يا (نوبي) هي أنّها ليست مشكلتي |
çaylak pembe yanaklarını oyundan çıkar ve kafanı toplayana kadar da geri gelme. | Open Subtitles | ماذا؟ اخرج أنت وخدودك المبتدئة الوردية من اللعبة ولا تعد مجدداً حتى تصفي ذهنك اللعين |
ve genç çaylak, Jimmy Bly, ikincinin hemen arkasında. | Open Subtitles | و الصاعد الصغير جـيمي بلاي يقبع بالمرتبة الثالثة |
- Evet. çaylak gözetmenlik yapacak. | Open Subtitles | ـ نعم كالعادة ، كل ما أحتاجه هو هذا المستجد كرقيب |
Düşün Jaka, birisi sakat diğeri ise çaylak bir polis. | Open Subtitles | فكّر بالأمر يا جاكا , أحدهما أعرج و الآخر مبتديء |
çaylak bir anda kendini en iyi oyuncu gibi görmeye başladı. | Open Subtitles | لست متفاجئاً. روكي يعتقد أنه مهم وأنه أصبح محترفاً فجأة |
Pek hızlı değil kaptan. Çocuklardan bazıları çaylak henüz. | Open Subtitles | ليس سريعا جدا يا كابتن بعض أفراد طاقمى لا يزالوا مبتدئين |
çaylak Vince Papale koşucuyu tam karşısında yakalamıştı... ama far ışığında donan geyik gibi donup kaldı. | Open Subtitles | المجند الجديد فينس بابالي كان لديه قدرة كبيرة على الركض لكنه متجمد مثل الابلة في الأضواء العلوية |
Artık çaylak değilim, senin zırvalarını dinleyecek değilim, anladın mı? | Open Subtitles | أنا لم أعد مبتدئة, وكذلك لن أتحمل أي من هرائك حسناً؟ |
Delilleri taşırken bundan çıkar sağlamış olan bir çaylak var mıdır acaba? | Open Subtitles | اكتساب الخبره بحمل الأدلة هو شأن المبتدئين |
Büyük savaşçı Miyamoto Musashi gibi davranmaya bu Koreli çaylak nasıl cüret eder? | Open Subtitles | كيف يجرؤ هذا المبتدىء الكوري بأن يدعي بأنه محارب عظيم مثل مياموتو موساشي |