"çelenk" - Translation from Turkish to Arabic

    • إكليل
        
    • الإكليل
        
    • اكليل
        
    • أكاليل
        
    • الأكاليل
        
    • إكليلاً من
        
    Meçhul Asker Anıtına çelenk koymak üzere... Open Subtitles سيضع إكليل من الزهور على قبر الجندي المجهول
    Pervaneler durunca, bakan ona çelenk vermek için öne çıkacak. Open Subtitles أول ما يهبط سيتقدم الوزير من أجل وضع إكليل الزهور حول عنقه
    Beni biraz tanıyor olsaydınız, meşale yakmak yerine çelenk bırakmayı tercih edeceğimi bilirdiniz. Open Subtitles أعتقد إن عرفتما شيء واحد عني فهو سيكون أنني أفضل أن أضع الإكليل
    Kutsal Havuz, Çiçekten çelenk, kim yapar öğlen duasını? Open Subtitles أيتها البِركة المباركة ، و يازهرة الإكليل من يدعو هنا وقت الظهيرة؟
    Dalgalarda yüzen kurdeleli bir çelenk resmi. Open Subtitles صورة اكليل من الزهر مع وشاح يطفو على الامواج
    Hepsi eski çoğu Tudor tarzı hepsinde çelenk ve yılbaşı ağacı ver ve hepsinin karı kürenmiş. Open Subtitles كل المبانى قديمه كلهم متشابهون كل المبانى بها أكاليل و شجرة عيد الميلاد
    Bayan çelenk burada yaşıyor öyle mi? Open Subtitles هنا تعيش سيدة الأكاليل , صحيح؟
    Bu iblis kafasına, bağırsaktan yapılmış bir çelenk takıyor. Open Subtitles هذا الشيطان يرتدى إكليل من الأمعاء حول وجه
    çelenk satışı sorumlusu olarak seni seçtik. Open Subtitles لقد تم إنتخابك كرئيسة المجلس لمبيعات إكليل الورد
    çelenk yapma derslerine katılmak Open Subtitles وحضور صفوف كيفية صنع إكليل الزهور للبالغين
    Tuffy ne güzel bir çelenk almışsın. Tuffy bile bu akşam ı biliyor, Düğün alayı geliyor... Open Subtitles ذلك إكليل رائع الذى أحضرته يا توفى
    Onun yaşamı bir çelenk ve bir saygı duruşundan daha değerliydi. Open Subtitles حياته كانت ذو قيمة أكثر بقليل من الإكليل و تحية البنادق العسكرية
    Seales için. Çiçek ve çelenk parası. Open Subtitles إنه ل " سيلز " يا أستاذ من أجل الوردو الإكليل
    Evden çıkma. Önemli bir prense çelenk giydireceğiz. Open Subtitles لا تغادر المنزل، نحن بحاجة إلى أن نضع" "الإكليل على الأمير الهام
    Sana bir çelenk verip Noel yemeğine davet etmeye geldim. Open Subtitles لقد جئت لاعطيك اكليل وادعوك الى عشاء عيد الميلاد
    Bir çelenk, bilirsiniz,bir kaç çiçek En azından bunu yapmalıydım. Open Subtitles اكليل من الزهور ، تعرفون زهور قليلة هذا أقل مايمكنني تقديمه
    çelenk kılıç bir efsane değil. Yalnızca Prens Volcazar'ı öldürmek içindir! Open Subtitles سيف اكليل الزهور ليس خرافة ولكنه الوحيد القادر على تدمير الأمير فالكازار
    Merhum rehinenin cenazesi için çelenk beğenmeye gidebilir, aaaah! Open Subtitles يمكنك أن تبدأ بإختيار أكاليل من الزهور لجنازة الرهينة
    Aşağı katta çelenk var. Evle ilgilenmiyorum. Hadi gidelim. Open Subtitles أكاليل الورد في الدور السفلي، لست مهتمة دعينا نذهب
    "çelenk giymişsin," görüyorum. Open Subtitles أرى أنك تلبس الأكاليل
    Bir çok çelenk sattım çocuklar. Open Subtitles لقد بعت الكثير من الأكاليل
    Ormana gidip yaprak toplayın, kapıya yapraklardan çelenk yapacağız, dedim. Open Subtitles أخبرتهم أن يدخلوا الغابة لجمع الأوراق كنّا سنصنع إكليلاً من الزهور

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more