ekmek kabuğu, kırmızı biberü meyan kökü ve kahve. çelişkiyi şimdiden görebiliyorsunuz. | TED | القشور، والفلفل الأحمر ، عرق السوس والقهوة. يمكنكم على الفور ملاحظة التناقض. |
Beyni bu ahlaki çelişkiyi kaldırmadı ve babasını hayatta tutmak için bölündü. | Open Subtitles | دماغه لم يتحمل التناقض الاخلاقي لذا انقسم الى شخصيتين لكي يبقي والده حيا |
Güçlenmeye o kadar saplantılı hale geldim ki böyle bariz bir çelişkiyi bile fark edemedim. | Open Subtitles | ،أنا قد ركّزتُ كثيرًا على تقوية نفسي ...أنا حتّى لم أُدرِك أبدًا هذا التناقض الواضح |
İnancından şüphe etmiyorum, ama bir çelişkiyi... gözardı ediyorsun. | Open Subtitles | ولكن يبدوا أنك 000 تناقض نفسك ماذا تعنى ؟ |
Yalnızca bir iki çelişkiyi açıklığa kavuşturmak istiyorum. | Open Subtitles | أود إزالة تناقض أو أثنين |
Ben sizin göremediğiniz şekilde çelişkiyi görebildiğime inanıyorum. | TED | أصبح قادرة على مشاهدة التناقضات التي ما كان لها أن ترى |
O bu çelişkiyi yaşamış bir adam. | Open Subtitles | لقد كان رجلا عاش مع هذه التناقضات |
Açık bir çelişkiyi ifade etmekten nefret ederim. | Open Subtitles | انني اكره ان اشير الي التناقض الواضح |
çelişkiyi görüyorsunuz. | Open Subtitles | هل ترى التناقض هنا ؟ |
Hollywood'daki hikaye anlatımlarının sorunu birçok filmde, birisinin dediği gibi, çelişkiyi çözümlemeye çalışıyoruz. | TED | المشكلة في الكثير من طرق رواية القصص في هوليوود والعديد من الأفلام، وكما (غير واضح) يقول في حديثه، أننا نحاول حل التناقض. |
- çelişkiyi. | Open Subtitles | و هي التناقض. |
Ama bir çelişkiyi gözardı ediyorsun. | Open Subtitles | ولكن يبدوا أنك تناقض نفسك |
Bu durumda, bu tatile hala gider miydiniz? ( Gülüşmeler) Ve eğer bu durumda bir başka tatile gitmeyi seçiyorsanız iki benliğiniz birbiri ile çelişiyor demektir, ve bu çelişkiyi nasıl ortadan kaldırabileceğinizi düşünün, Aslında bu o kadar da açıkça görülen bir durum değil, çünkü zamanı göz önüne alırsanız bir cevaba hatırları göz önüne alırsanız bir başka cevaba ulaşırsınız. | TED | الآن، هل ستقومون بإختيار نفس العطلة؟ (ضحك) وإن كنتم ستختارون عطلة مختلفة، فان هناك تناقض ما نفسييتيك، وستحتاج للتفكير حول كيفية فصل ذلك النزاع، وانه في الواقع ليس واضحاً بتاتاً بسبب، إن فكرت بالسياق الزمني، فعندها ستحصلون على إجابة. وإن فكرت بسياق الذكريات، فربما تحصلون على إجابة أخرى. |
Vali bu çelişkiyi kabul edecek o halde. | Open Subtitles | إذاً، الحاكم سيقبل التناقضات |