Ve gerçekten, bu görüntüde, beş yarasa tarafından etrafı çevrelenmiş uzun ömrün resmi var. | TED | و فى هذه الصورة تصوير لطول العمر محاط بخمسة خفافيش. |
Hepsinin de birer katı, sıcak demir çekirdekleri sıvı demir ile çevrelenmiş bir katmanları ve erimiş kaya ile sarılı bir yapıları vardı. | Open Subtitles | لديها لب حديدي ساخن صلد محاط بطبقة من الحديد السائل |
Bunu eli silahlı haydutlarca çevrelenmiş bir yer de yapıyor. | Open Subtitles | هو يفعل ذلك فى مكان مخيف جداً محاط ببلطجية مدججين بالسلاح. |
Ahşap büyük bir ev. Ağaçlarla çevrelenmiş. | Open Subtitles | أجل، منزل خشبي كبير تحيط به الأشجار. |
..çevrelenmiş gibi görünen kısa bir kaldırım parçasıdır. | Open Subtitles | يحيط به ما يشبه إلى... حد كبير مدينة صغيرة. |
Bebekken, annelerimizin rahminde sıvıyla çevrelenmiş olarak dokuz ay geçiririz. | Open Subtitles | كأطفال, نقضي تسعة أشهر مُحاطين بسائل في رحم أمِّنا. |
Dünyanın en iyi yardımcı grubutarafından çevrelenmiş olarak. Ailem tarafından. | Open Subtitles | محاطا بأفضل مجموعة مساندة في العالم، عائلتي |
Dehayla çevrelenmiş vaziyetteyim. Bu gezegende zarafetle yaşayan organizmaları ve ekosistemleri hatırlamadan edemiyorum. | TED | أنا محاطة بالعبقرية.حيث لايسعني إلا تذكر الكائنات الحية و النظم الاكولوجية التي تعرف كيف تعيش بكل تراحم في هذا الكوكب. |
Ana bina 12 metre yüksekliğinde ki duvarlarla çevrelenmiş iki kapı var ve ikiside korunuyor. | Open Subtitles | المبنى الرئيسي محاط بجدران ارتفاعها 12 قدماً |
Tel örgülü 3,5 metrelik duvarlarla çevrelenmiş, 2 nizamiye kapısı var. | Open Subtitles | الهيكل البنائى يناسب هذا انه محاط بجدران طولها 10أقدام مع أسلاك شائكه |
Bu yer elektriksiz bir alanla çevrelenmiş. | Open Subtitles | هذا المكان محاط بمنطقة معزولة عن الكهرباء |
Oldukça simetrik bir merkezi var ve dış bir halka ile çevrelenmiş, görünüşte onları bağlayan hiçbir şey yok. | TED | الذي يحتوي على جسم مركزي متناسق الشكل، محاط بحلقة دائرية من الخارج ولا يمكننا رؤية أي رابط بين الجسم المركزي والحلقة الخارجية. |
Mesela ekin eken ve işleyen, onları yetiştiren biriyle konuşuyorsunuz, yeteneğini kullanarak üretken olan biriyle, hiç yoktan bir iş kurabilen biriyle varlıkla çevrelenmiş biri, kıtlıkla değil, hatta varlık üreten biriyle elleri sunacak şeylerle dolu biri, elinde avucunda birşey olmayan ve sizden birşey vermenizi isteyen biri değil, konuştuğunuz. | TED | تصور انك تتحدث لشخص وتساعده على تطوير اعماله .. وازدهارها شخص يستخدم مهاراته للقيام بأمور منتجة و مفيدة شخص بنى عمله من الصفر شخص محاط بالوفرة .. لا بالنقص وهو شخص يصنعُ شيئاً شخص لديه أيد مليئة .. لديه شيءٌ يريد ان يقدمه لا يملك ايد خالية .. تطلب شيئاً |
Benim evim, yüksek dağlarla çevrelenmiş bir gölün yakınındaydı. | Open Subtitles | منزلي بجوار بحيرة، محاط بأطول الجبال |
İki atışçı, sivillerle çevrelenmiş basit bir hedef. | Open Subtitles | شخصين وهدف ناعم محاط بالمدنيين |
Etrafın okunacak şeylerle çevrelenmiş. | Open Subtitles | أنت محاط بمواد للقراءة. |
Joey, bir sürü baskın kişilik tarafından çevrelenmiş desene. | Open Subtitles | -حسناً ، لقد كان (جوي) محاط بأشخاص مهيمنين |
Ağaçlarla çevrelenmiş. | Open Subtitles | تحيط به الأشجار. |
Hamlet, etrafı riya ve yalanla çevrelenmiş yüzlerden sıyrılarak doğruyu yaymanın bir yolunu aramış. | Open Subtitles | (هامليت) يبحث عن طريقة لـ توضيح الحقيقة عن طريق كشف الكذب و الباطل والنفاق الذي يحيط به |
Zengin olmak için buraya gelenler altınla çevrelenmiş bu yerde ölüyorlar. | Open Subtitles | كلّ من يأتون إلى هُنا لأجل الثّروة ينتهي بهم الأمر أمواتاً هُنا مُحاطين بالذّهب. |
Ormanla ve dağlarla çevrelenmiş bir kaplıcada kalıyorum. | Open Subtitles | يعيش في منتجع محاطا بالغابات والجبال |
İki güneşin altında ışıldayan, muazzam bir cam kubbe ile çevrelenmiş bir Kale. | Open Subtitles | مع قلعة محاطة بقبب زجاجية قوية تلمع تحت الشمسان |