| Bay Montgomery, şu büyük, çiçekli şapkaya ve elbisesinin stiline bir bakın. | Open Subtitles | انظر الى هذه القبعة وكل الزهور التى حولها وموديل الفستان الذى ترتديه, لا احد يرتدى مثل هذا اليوم |
| Fakat, tüm hayatımın bu çiçekli kartlarda düğümlendiği gibi bir his var içimde. | Open Subtitles | لكن هناك مشاعر كَانَت عِنْدي طوال حياتي مربوطة ببطاقاتِ الزهور تلك. |
| Şu çiçekli gömlek giyen çirkin orospu çocuğu da Atari. | Open Subtitles | ذلك القبيح اللقيط الذي يرتدي قميص الزهرة, هو "أتاري. |
| Sıradan bir ateş yakılan çiçekli bir şey işte. | Open Subtitles | شئ عادي زهور وحلقة نار تلك النوع من الأشياء |
| Megan'ın kocası, şu sarı çiçekli ince ağacın ne olduğunu bilip bilmediğini soruyor. | Open Subtitles | زوج ميجان يريد معرفة اذا كنت تعرف الشجرة الرقيقة ذات الورود الصفراء |
| Kim bin tane, yapay elmaslı, parıldayan, çiçekli saç tokası ister ki? | Open Subtitles | من يحتاج إلى ألف مشبك أزهار لامِع مغطّى بالأحجار المُلوّنة؟ |
| çiçekli bardakla çay aldı. | Open Subtitles | لقد حصل علي شاي ساخن في كوب مزهر |
| Karım mutfaktaki çiçekli tabakları da istiyor. | Open Subtitles | زوجتى تريد و ضع الأطباق و الزهور في المطبخ |
| "Üzeri çiçekli günlüğüne yazı yazıyormuş gibi yaptı." | Open Subtitles | متظاهرة بالكتابة بدفتر مذكراتها ذي الزهور عليه |
| Seni çiçekli bir çalının altına gömmeliydim. | Open Subtitles | سوف يكون عليك أن أدفنك وارمي الزهور عليك |
| Küçük çiçekli oda. | Open Subtitles | غرفة الزهرة الصغيرة. |
| Sen, çiçekli. | Open Subtitles | أنت يا صاحبة الزهرة |
| çiçekli nevresimi olduğunu hatırlamıyorum. Tuvalet sandalyesi olduğunu da. | Open Subtitles | لا أذكر أنه كان لديه لحاف له زهور أو حمام بجانب السرير |
| Diğerini de beğendim. çiçekli kadın. | Open Subtitles | لقد أعجبتني أيضاً اللوحة الأخرى السيدة التي تحمل الورود |
| Sarı çiçekli mavi bir tişört giymişti. | Open Subtitles | كانت ترتدي قميص أزرق ذو أزهار صفراء |
| Gerçek ölüm nedeni kurtboğan isimli ölümcül bir çiçekli bitki zehirlenmesi. | Open Subtitles | السبب الحقيقي للموت كان بسبب سم ...(يُدعى (آكونايت نبات مزهر قاتل |
| "Bu çiçekli yüzük beni yansıtıyor. Eşsiz ve iç yakıcı." | Open Subtitles | "هذه حلقةِ الزهرةِ تمثل جوهري أحد الأنواع التي تشعرك بالنار |
| Üzgünüm çiçekli. | Open Subtitles | آسف يا زهرتي. |
| Marzipan çiçekli cin için doğum günü pastası getirdin mi? | Open Subtitles | هل أحضرت كعكة عيد ميلاد (جين) بزهور المارزيبان؟ |
| Tabii ki Amulet'in diğer yarısı çiçekli bir çayırda saklı. | Open Subtitles | طبعاً، نصف التعويذة الآخر لن يكون مخفياً في مزهرية ورود |
| Erik çiçekli nehir güzelliklerle dolmuş sanki binlerce erik çiçekleri gibi. | Open Subtitles | نهر "زهر البرقوق" مليء بالجمال عشرات الآلاف من زهر البرقوق |
| Eminim gittiği yerde çiçekli elbise yoktur. | Open Subtitles | أراهن أنها لن تجد أية أثواب زهرية حيثما ستذهب |
| Evet, ve o çiçekli gömlek, sırf ona bakarak saman nezlesi olabilir, insan. | Open Subtitles | نعم، ومجرد النظر الى قميصه المزين بالزهور يصيبني بالحمى |
| Üstümde çiçekli, mini etegim vardi. | Open Subtitles | كنت أرتدي تلك التنورة القصيرة بالورود الصغيرة |
| Esmer, kırmızı çiçekli bir elbise giymiş. | Open Subtitles | -سمراء بفستان مزركش بالأحمر |