Ve testler civardaki çiftliklere yayılıp yayılmadığını belirlemek için devam ediyor. | Open Subtitles | يتم إجراء اختبارات لتحديد ما إذا كان موجودا في المزارع القريبة |
Büyük küçük bütün çiftliklere su veriyor. | Open Subtitles | لذا فهو يتحكم في تدفق المياه في المزارع الاخرى |
Şimdi çoğu ya öldürüldü, ya da çiftliklere götürüldü. | Open Subtitles | الأن أغلبهم تم اطلاق النار عليه ذهبوا الى المزارع , لهذا |
Ve sonra fark edeceksiniz ki o tohumlar, Bronx'ta böyle gözüken çiftliklere dönüşecekler. | TED | ثم تلاحظ كيف أن تلك البذور تصبح مزارع في برونكس تبدو هكذا. |
Sınır boyunca Mohawk köylerine ve çiftliklere saldırarak güneye doğru sızıyorlar ve bu ailelerin reisleri burada sıkışıp kalmış durumda. | Open Subtitles | يتدفقون من شمال الحدود يهاجمون مزارع وقرى الـ موهوك وكل الرجال محجوزين هنا |
Ben sadece "mucho malo"nun her gece çiftliklere gittiğini biliyorum. | Open Subtitles | كل ماعرفه ان الموتشو.مالو يذهب الى المزارع كل ليلة |
Orada görüşürüz. Önce çiftliklere uğramak istiyorum. | Open Subtitles | سأنظم إليكم هناك، لكن سأمر على المزارع أولاً |
Muhtemelen burada iniyorlar ve vadideki çiftliklere dağıtılıyorlar. | Open Subtitles | ربما ينزلون هنا و من ثمة يُحوَلَوُن إلى المزارع. في جميع أنحاء الوادي. |
Bunun dışında "toplu inek alımı" diye bir şey de çıktı, yani bir grup tüketicinin bir araya gelerek organik tarım yapan çiftliklere gidip güvenilir olduğunu bildikleri ve onların da istediği şekilde kontrol edildiklerinden emin oldukları etleri satın almaları. | TED | ثم القينا نظرة على فكرة تجميع الأبقار التي تمثل ظاهرة إنتظام المستهلكون مع بعضهم البعض لشراء لحوم من المزارع العضوية التي يعلمون أنها آمنة ومتحكم بها بالطريقة التي يريدون |
Ülkedeki tüm çiftliklere su sağlıyor. | Open Subtitles | إنها توفر الماء لكل المزارع في المقاطعة |
Fakat 10 bin yıl önce çevremiz değişti, çiftliklere yerleşmeye başladık ve hem kadınlar hem de erkekler doğru sosyal çevreden, doğru dinden, doğru soydan olan ve düzgün sosyo-politik bağlantılara sahip doğru insanlarla evlenme mecburiyetine girdiler. | TED | من حوالي 10 الاف سنة ماضية البيئة تغيرت بدأنا بالاستقرار في المزارع وكل من الرجال والنساء أصبحوا ملتزمين جدياً بأن يتزوجو الشخص الصحيح، من الخلفية الصحيحة، من الدين المناسب من القرابة المناسبة والصلات الاجتماعية والسياسية. |
Ve haydutlar gibi uygarlığın sınırlarında yaşayıp, aşağıdaki çiftliklere baskın düzenliyorlar. | Open Subtitles | كقردة (اللّيمور) المُتمرّدة فهي تعيش على مشارف الحضارة و تقوم بغارات على المزارع الموجودة بالأسفل |
Keone gündüzleri adadaki çiftliklere saman ve yem götürürdü. | Open Subtitles | عمل (كيوني) الصباحي هو توصيل القش والعلف إلى المزارع على الجزيرة |
- çiftliklere bayılırım. | Open Subtitles | -أحب المزارع . |
Sınırın güneyini yağmalıyorlar, çiftliklere ve Mohawk köylerine saldırıyorlar. | Open Subtitles | يتدفقون من شمال الحدود يهاجمون مزارع وقرى الـ موهوك |
- Büyük mağazaların hiç biri büyük ailelere veya endüstriyel çiftliklere toplu satış yapmamış. | Open Subtitles | لم يبع أيٍّ من المتاجر الكبيرة بالجملة . لأيّ عائلةٍ كبيرة . أو مزارع صناعية |
Bu gençlerin %90'ı evlerinden hiç ayrılmamış olurlardı eğer onlara Küba'da tıp eğitimi almak için burs verilmeseydi ve onlar da kendi geldiklerine benzer yerlere gitme taahhütünde bulunmasalardı — uzak çiftliklere, dağlara, gettolara — kendileri gibi insanlar için doktor olmak, yolu yürümek için. | TED | تسعون بالمائة منهم لم يكونوا ليتركوا وطنهم ابداً لولا المنحة لدراسة الطب في كوبا و التعهد بالعودة لأماكن مثل التي أتوا منها مزارع بعيدة و جبال و أحياء فقيرة ليصبحوا أطباء لأشخاص مثلهم لنمشي الدرب. |
bağımsız birer dünya olmayan çiftliklere, tüketmek yerine sağaltan çiftliklere, entansif değil ekstansif üretim yapan çiftliklere, yalnızca üretici olmakla kalmayıp ilişkiler konusunda uzman olan çiftçilere güvenin | TED | المزراع ليست منعزلة بنفسها عن العالم , مزارع تجدد لا تستنزف مزارع تزرع على مبدأ النشر والتوزيع لا على مبدأ التكثيف مزارعون ليسوا فقط منتجين .. إنما أيضاً خبراء في العلاقات |