Kendini Mars'ta, çizgilerin oluşturduğu ağlar gördüğüne inandırmıştı. Bunların ark olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | لقد أقنع نفسه بأنه كان يرى شبكات من خطوط مستقيمة على المريخ |
Görünüşe göre çizgilerin arasında kalmak zor geliyormuş. | Open Subtitles | نجاح باهر. يبدو وكأنه كان لي بعض المتاعب البقاء داخل خطوط. |
Bununla beraber, tatlım şimdiden endişe çizgilerin oluşmaya başlamış. | Open Subtitles | ما زالت تحتفظ بجمالها. بالرغم من أنك بدأت في الحصول على خطوط القلق. |
Bu ufak gruplar içinde çizgilerin nasıl oluştuğunu görebilirsiniz....bum...bum....bum.... | TED | و تستطيعون رؤية كيف تتشكل الخطوط في هذه المجموعات الصغيرة خط، خط، خط، خط. |
Hem destek veriyorlar, hem de önlüğünün altından, çizgilerin görünmesini engelliyorlar. | Open Subtitles | يُقدّمونَك الدعمَ الإضافيَ بينما حِماية ضدّ تلك الخطوطِ تحت دعككَ. |
Güçlü yerçekiminin bu tuhaf dünyasındasınız, düz çizgilerin artık olmadığı bir yerde. | Open Subtitles | أنتم في هذا العالم الغريب .. ذو الجاذبية القوية حيت لا توجد أي خطوط مستقيمة |
Tüm ince çizgilerin üstünden geçmek zorundayız. | Open Subtitles | نحن نذهب ل اللون داخل خطوط في هذا الشأن. |
Dört çizgisi ve çizgilerin sonunda küçük küçük üçgenler vardı. | Open Subtitles | به أربعة خطوط ومثلث صغير في نهايتها |
Doktor değilim ama bitkisel hayatta olduğunda çizgilerin dalgalı olamayacağını bilecek kadarda Discovery Channel izledim. | Open Subtitles | أنا لست بطبيبة، لكنني رأيت ما يكفي لمعرفة... أنك لن تحصل على خطوط متعرجة... عندما تكون في حالة غيبوبة |
Oh, oh, yüz çizgilerin şimdiden belirginleşmiş. | Open Subtitles | ليس لدي خطوط قلق. خطّ تجّهمك بارز. |
Tüm yatay çizgilerin tek bir merkeze bağlı olduğunu görüyor musun? | Open Subtitles | جميع خطوط الأفقية تتصل بهذة النقطة |
Güzel. çizgilerin çok iyi. | Open Subtitles | هذا جميل، خطوط رائعة |
Ama kafasına göre çizecekse o zaman çizgilerin ne... | Open Subtitles | ما الهدف من رسم ...خطوط لو أنك سوف |
Gözeneklerin ve çizgilerin var. | Open Subtitles | لديك مسام و خطوط |
El çizgilerin iyi görünüyor. | Open Subtitles | خطوط راحة يدك تبدو جيّدة. |
Parmak izimizi eşsiz kılan çizgilerin o bükümlü ayrımlarından bahsetmiyorum. | TED | وأنا لا أتحدث فقط عن الخطوط الدقيقة الملتوية التي تجعل بصمتك فريدة. |
Eğer bu gökkuşağına yakından bakarsak bazı koyu çizgilerin eksik olduğunu görürüz. | TED | إذا استطعنا أن ننظر في قوس قزح بشكل أقرب سوف نرى أن بعض الخطوط الداكنة مفقودة |
Bunun sebebi çizgilerin lekeler ve bulaşmalar sayesinde zaten bir sese sahip olması. | TED | يعود ذلك لأن هذه الخطوط تحتوي بالفعل على الصوت من خلال اللطخات والمسحات الرقيقة. |
Ama su üstündeki çizgilerin dalga değil, yüzündeki kırışıklıklar olduğunu fark edersin. | Open Subtitles | إدْراك تلك الخطوطِ في البركةِ لَيستْ موجاتَ. - هم تجاعيدَ. |