Ben bu yükseklikten çok şey gördüm, ama böyle bir şeyi asla. | Open Subtitles | رأيت الكثير من الأشياء من على هذا الارتفاع، لكن لا شيء كهذا |
Ve ben çok şey gördüm. İyi. Bunu Ford'a faksla. | Open Subtitles | وقد رأيت الكثير جيد أرسل الفاكس إلى منزل فورد |
Peynir Dünyası'nın gezici ve genç bir müdürü olarak... bir çok şey gördüm. | Open Subtitles | بصفتي مديرا شابا متنقلا لمؤسسة الجبن المتعددة الفروع رأيت الكثير من الأشياء |
Şanslı biriyim. Ömrü hayatımda çok şey gördüm geçirdim. | Open Subtitles | حظيت بحياة جيدة ورأيت الكثير خلال حياتي |
Evet. Kolayca şoke olamayacak kadar çok şey gördüm. | Open Subtitles | نعم، رأيت كثيراً في حياتي فلا اصطدم بسهولة |
çok şey gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيتُ الكثير |
Ben çok şey gördüm, hayatımda pek çok şey... Ama bu... Bu başka birşey! | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء كثيرة في حياتي ولكن هذا شيء جديد! |
Size şunu söylemeliyim ki, hanımefendi, bu işte pek çok şey gördüm ama bu çok başka bir şey. | Open Subtitles | لن أكذب عليكِ يا سيدي ظننت أنني رأيت الكثير في عملي لكن هذا شيء مختلف |
Bu işte pek çok şey gördüm ama bu çok başka bir şey. | Open Subtitles | ظننت أنني رأيت الكثير في عملي لكن هذا شيء مختلف |
Eğer öyleyse daha önce gördüklerime hiç benzemiyor ve ben bir çok şey gördüm. | Open Subtitles | لوأنهكذلك, فهو ليس كأيّ شئ رأيته من قبل و أنا رأيت الكثير |
Genç olabilirim, ama ben de çok şey gördüm geçirdim. | Open Subtitles | قد أكون صغيراً لكنني رأيت الكثير في زماني |
Papazlık görevim sırasında bir çok şey gördüm ama böylesine iğrenç bir ithamı ilk kez işitiyorum! | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير خلال عملي كقسيس و لكن لم أر شيئاً مثيراً للاشمئزاز لهذه الدرجة |
Yıllar içinde çok şey gördüm, ama böylesini görmedim. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير على مر السنين ولكن لا شيئ مثل هـــذا |
Kesinlikle anlaşılır ama sizi daha iyi hissettirecekse, ...bu işi uzun zamandır yapıyorum ve bir çok şey gördüm ve söylemeliyim ki endişelenecek hiçbir şeyiniz yok. | Open Subtitles | أنا أتفهم ذلك كليًا لكن إن كان هذا سيشعرك بتحسن فأنا أنا أفعل ذلك منذ وقت طويل ولقد رأيت الكثير من الأشياء |
Sana anlatmak istediğim o kadar çok şey gördüm ki... | Open Subtitles | بالشهرين الماضيين رأيت الكثير من الأشياء رغبت بأخبارك عنها |
Burada olduğum sürede pek çok şey gördüm, Ajanlar. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير خلال فتره تواجدى هنا أيها العملاء |
İmparator'un hizmetinde çok şey gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير أثناء خدمتي في الإمبراطورية |
Yani, doktor olduğumdan beri çok şey gördüm ama bu en... ..korkuncu! | Open Subtitles | أعني ، لقد رأيت الكثير من الأشياء |
Bir çok şey gördüm Scott. Böyle bir şey görmedim. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير من ألأشياء ، "سكوت" لم يسبق لي رؤية شيء كهذا |
Bugün çok şey gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير اليوم |
Mick'in karanlık bir süreçten geçtiğinden emin olacak kadar çok şey gördüm bu dünyada. | Open Subtitles | ورأيت الكثير لأتيقن من أن (ميك) في موضع مظلم |
Çok seyahat ettim ve çok şey gördüm galaksideki umutsuzluğu inkar etmek için. | Open Subtitles | لقد سافرت بعيداً و رأيت كثيراً. حتي أتجاهل اليأس في "المَـجَـرّة". |
Bir çok şey gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيتُ الكثير من الأشياء |
Bugün çok şey gördüm ama... seni dondurma makinesinde nal toplamaktan daha fazla utandıracak şeyin ne olduğunu çok merak ediyorum. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء كثيرة اليوم لا أعلم ماذا سيكون هناك أكثر إحراجًا من أنّك تُجن عندما ترى آلة غزل البنات {\cHE712B4}( غزل البنات = له أسماء مختلفة لحية بابا ، شعر البنات ، حلوة الصّوف ) |