Şimdi bu Dallas Tiyatrosu. Bizim için çok sıra dışı bir işverendi, | TED | الآن هذا هو مسرح دالاس , وكان عميل غير عادي بالنسبة لنا |
bu, o dönem için oldukça sıradışı. Evet, bu çok sıra dışı. | Open Subtitles | شيء عجيب وغير عادي بتلك الفترة نوع غير عادي , هه ؟ |
Kurbanlarını infaz eden biri için çok sıra dışı. | Open Subtitles | غير عادي بالنسبة لشخص يقوم بإعدام ضحاياه |
Yani, o zaman, sen çok sıra dışı birşey yarattın. Neden onu satıp parayı almadın? | Open Subtitles | إذن، حسناً، صنعتِ شيئاً غير عادي لمَ لا تبيعينه وتأخذي الربح؟ |
Bu biraz tuhaf olacak ama sana sormak zorundayım çünkü bu çok sıra dışı görünüyor. | Open Subtitles | هذا أمر محرج قليلاً ولكن عليّ سؤالكم لأنه بدى شئ غير عادي |
Bu da demek oluyor ki içeride çok sıra dışı bir şey var. | Open Subtitles | ممّا يعني أنّ هُناك شيء غير عادي للغاية في الداخل. |
Evet, ama bu çok sıra dışı. | Open Subtitles | أجل، لكن ظننت أنه شيء غير عادي. |
Tanrım, bu çok sıra dışı. | Open Subtitles | يا إلهي، هذا غير عادي. |
Tanrım, bu çok sıra dışı. | Open Subtitles | يا إلهي، هذا غير عادي. |