"çok temel" - Translation from Turkish to Arabic

    • أساسي
        
    • الأساسية
        
    • جوهرية
        
    Ve bence, hiç küçümsenmeyecek bir şey, bu çok temel bir gerçeğe bağlı: herhangi bir notasyon sistemine bağımlı değiller. TED واعتقد بأن ذلك يعود وبشكل أساسي الى حقيقة جوهرية وهي أنهم ليسوا ملزمين بنظام منهجي
    Bu konuda uzun uzun düşünüp durdum. Pekâlâ, anlatabileceğim tek şey çok temel bir şeydi. TED فكرت ملياً وبجدية حيال الامر وفكرت، حسناً الشيء الوحيد الذي يمكن إيصاله لهم أساسي للغاية.
    Bize pek çok değişik biçim öğrettiler, bariz olan ve olmayan. Konu imla olunca, eğitimimizde çok temel bir husus ile oynanıyordu adeta. TED أخبرونا بطرق عدة، ضمناً وصراحةً أنه في الإملاء، شيء أساسي في تنشئتنا على المحك.
    Darwin'in Evrim Teorsi de gerçekte çok temel bir teori. TED و نظرية التطور لداروين هي فعلا النظرية الأساسية.
    Bu plazmanın pek çok temel özelliği var ki, hâlâ aklımızı karıştırıyor, bizi hayrete düşürüyor ve çok sıcakların fiziğine dair kavrayışımızın sınırlarını zorluyor. TED هناك العديد من الخصائص الأساسية للبلازما والتي لا تزال تربكنا، وتثير دهشتنا وتدفع بفهمنا لفيزياء ما هو حارّ جدا.
    Yani kuşların olmama ihtimali etrafta gezinerek yok olmuş gibi görünen çayırkuşlarını arayan bazılarımız için az çok temel oldu. TED وهكذا فان مسألة ألا يكون لدينا طيور أصبحت جوهرية لأُولئك الجائلين منّا بحثاً عن طيور قبرةالمروج والتي يبدو أنّها اختفت.
    Böyle bir sonuç genelde çok temel bir yerde hata yaptığımızı gösterir. Open Subtitles "أن هذا الحدث لا يمكن حدوثه" وهو مايشير عادة أننا قد أخطأنا بشكل أساسي
    Bir film veya oyun izlediğimizde biliriz ki oyuncular aslında bir senaryodan rollerini öğrenmişlerdir. Senaryo onlara, ne söylemeleri ya da yapmaları gerektiğini bildirir. Yazılı bir müzik parçası tam olarak aynı prensiple icra edilir. çok temel anlamda, sanatçıya ne çalacağını ve ne zaman çalacağını söyler. TED عندما نشاهد فيلمًا أو مسرحية، نعلم أن الممثلين تعلموا دورهم من نص يخبرهم في الأساس ماذا يقولون ومتى يقولونه. قطعة من الموسيقى المدونة تعمل بناء على نفس ذلك المبدأ. فبشكل أساسي كل ما تفعله هو إخبار الفنان ماذا يعزف
    - Bu çok temel bir şey. Open Subtitles . ذلك شيء أساسي
    (Kahkahalar) Ben size, "başka bir şey var", diyeceğim; ve bu çok temel bir şey: iyi bir beyin teorimiz olmamasının bir nedeni daha var ki o da cevabı görmemizi engelleyen, sezgisel, kuvvetle inandığımız, ama yanlış olan bir varsayımımız olması. TED (ضحك) سأخبركم بشيء آخر, و هو حقاً أساسي, و هذا هو: هناك سبب آخر لعدم إمتلاكنا نظرية جيدة للدماغ, وهو أنه لدينا إفتراض بديهي و مسيطر ولكنه غير صحيح, و قد منعنا من رؤية الإجابة.
    Burada çok temel bir şeyi yanlış yapıyoruz, Nick. Open Subtitles نحن مهملين لأمر أساسي هنا (نيك)
    Doğaya bilimin çekici gözlükleriyle derinlemesine bakıldığında tasarımcılar, tasarım metodolojisinin çok temel esaslarını şekillendiren kurallar, işlemler ve malzemeler, TED بالنظر عميقًا في الطبيعة من خلال منظور العلوم يستخرج المصممون المبادئ والعمليات والمواد التي تُشكل القاعدة الأساسية لمنهجية التصميم
    Devridaim makineleri için üretilen tüm fikirler, farklı enerji türleri arasındaki ilişkiyi tanımlayan fizik dalı olan termodinamiğin bir veya daha çok temel kuralını ihlal etmektedir. TED إن أفكار آلات الحركة الأبدية كلها تخالف قانونًا واحدًا أو أكثر من القوانين الأساسية للديناميكا الحرارية، وهو فرع الفيزياء الذي يصف العلاقة بين الأشكال المختلفة للطاقة.
    Dipteki milyar konusunda iyimserlik de sağlayacak çok temel bir konu: Emtiya ihtiyacının artması. TED الفرصة التي سننظر إليها هي أساس أصيل للتفاؤل بشأن المليار شخص السفلى، وذلك هو إزدهار السلع الأساسية.
    Bu evrelerin ne olduğunu anlamak için beyninizi kullandınız, yine çok temel bir alet olarak. TED وسوف تفهم ماذا يعنى هذا بعقلك فعقلك هو واحدا من أهم أدواتك الأساسية
    Bu da bana çok temel bir gerçeği gösterdi ki müzik ve yaratıcılığın diğer formları sadece kelimelerle gidilmesi mümkün olmayan pek çok yere gidebilir. TED وهذا ما وضح لي حقيقة جوهرية بأن تأليف الموسيقى وأنواع أخرى مختلفة من الأبداع يمكنها في كثير من الأحيان أن تصل وبسهولة الى حيث لا يمكن للكلمات المجردة أن تصل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more