| Mezun olup çok çok uzaklara taşınabilme ve normal biri gibi yaşayabilme umudu. | Open Subtitles | الأمل بأنني أستطيع التخرج و الانتقال بعيداً بعيداً جداً و العيش كـشخص طبيعي |
| Çünkü neden öğrencilerimiz bulundukları bölgeden çok çok uzaklara gitmek zorunda kalsınlar ki? | TED | لأنه لماذا على طلابنا أن يذهبوا بعيداً جداً عن حيث يقطنون؟ |
| Buradan çok uzaklara. Geri döner miyim bilmiyorum. | Open Subtitles | بعيد جداً من هنا، وأنا لست متأكدة من عودتي |
| Bu güvenli bir yerden çok uzaklara gitmek için kendi aracını nasıl tasarlayacağı konusunda fikir verir. | TED | ذلك يجعلك تفكر في كيفية تصميم المعدات الخاصة بك لطائفة طويلة بعيدا عن ملاذ آمن. |
| Şimdi evine gideceksin ve sonra buraya geri döneceksin ve biz çok uzaklara gideceğiz. | Open Subtitles | أعني , إنك ستعودي لي و سنرحل بعيدا بعيدا |
| -Uzağa...buradan çok uzaklara. -Ne kadar uzağa. Ne tarafa gittiler? | Open Subtitles | بعيدا جدا عن هنا إلى أى مدى ، وفى أى إتجاه ؟ |
| Fırtınadan kaçarak çok uzaklara gitmişsin. | Open Subtitles | لقد شققت مسافة كبيرة لتختبئ في مكان غير المكنسة الكهربائية |
| çok uzaklara giden ve hala siren sesinden korkan Christina. Gerçekte kimsin? | Open Subtitles | كريستينا التي ستذهب لمكان بعيد جدًا، ومع ذلك تخاف من صوت سارينة البوليس. |
| Ben de bir pilotum ve bir gün buradan çok uzaklara uçacağım. | Open Subtitles | أتعلمين, أنا طيار ويوماً ما سأطير بعيداً عن هذا المكان. |
| Şimdi yok olun ve çok uzaklara gidin. | Open Subtitles | اتْركُ هذا المكانِ الآن واذْهبُ بعيداً جداً |
| Onu bildiği, tanıdığı herşeyden çok uzaklara getirdiniz. | Open Subtitles | لقد أخذتَه بعيداً جداً عِنْأيّشئِيُعْرَفُه. |
| Onu bildiği her şeyden çok uzaklara getirdiniz. | Open Subtitles | لقد أخذتَه بعيداً جداً عِنْأيّشئِيُعْرَفُه. |
| uçmak, çok uzaklara uçmak aynı babam gibi dünyanın öbür ucuna. | Open Subtitles | أدرت أن أختفي أوأطير بعيداً جداً للجانب الآخر من العالم مثل أبي |
| Evet, yeni bir yere taşınıyorum, buralardan uzaklara, çok uzaklara. | Open Subtitles | أجل سنرحل لمكان جديد بعيد جداً جداً من هنا |
| Kızının düğün gününde kocaman bir kuşun gelip pençeleriyle onu kaptığını ve çok uzaklara götürdüğünü söylerler. | Open Subtitles | وقالوا , يوم حفل زفاف إبنته طائر عظيم أتى من السماء وقام بإختطافه بمخالبه وأخذه لمكان بعيد جداً |
| O büyük şefin barış için ülkesinden çok uzaklara seyahat etmiş kızıdır | Open Subtitles | بعيدا عن وطنها لمصلحة السلام. إجتمع بها، فخامتك. |
| Evliliği boz ve buradan çok uzaklara git, kendine mutlu bir hayat bağışla. | Open Subtitles | امنحيه إبطال ازواج، وبعدها اذهبي بعيدا عن هنا، وامنحي نفسك حياة سعيدة. |
| Şimdi evine gideceksin ve sonra buraya döneceğiz ve çok uzaklara gideceğiz. | Open Subtitles | أعني , إنك ستعودي لي و سنرحل بعيدا بعيدا |
| Neden bana o kadar yakın olduktan sonra çok uzaklara gittin? | Open Subtitles | لماذا ذهبت بعيدا جدا بعد ان اقتربت مني جدا |
| Philadelphia'dan çok uzaklara gelmişsiniz. | Open Subtitles | يا رجال أنتم على مسافة كبيرة من (فيلادلفيا) |
| Onu çok uzaklara, o insanlardan uzağa götürdüm. | Open Subtitles | أخذته بعيداً عن هذا العالم و أولئك الناس |
| Bizi çağırıyorlar. çok uzaklara çağırıyorlar. | Open Subtitles | تنادينا، من بعيد جدًا |