"çubukları" - Translation from Turkish to Arabic

    • القضبان
        
    • قضبان
        
    • القصبات
        
    • عيدان
        
    • عصي
        
    • العصى
        
    • العيدان
        
    • أعواد
        
    • أعمدة
        
    • أحد منك
        
    • أذرع
        
    • الأعواد
        
    • يَلتصقُ
        
    • تلك القضائب
        
    Bu çubukları ülke dışına çıkaramayız. O yüzden kullanalım diyoruz. Open Subtitles لا يمكننا إخراج القضبان من البلاد، لذلك دعنا نستخدمها كقنبلة إشعاعية
    Şüphelendiğimiz gibi, nükleer çubukları ülke dışına çıkarmaya çalışıyormuş. Open Subtitles وكما شككنا، لقد كان يحاول تهريب القضبان النووية خارج البلاد
    Güç çubukları "Barone Uzay İstasyonu"nda çok popülerdir. Pekala. Open Subtitles قضبان القوة تلاقي رواجاً كبيرا في محطة بارون الفضائية
    çubukları almadığını nereden biliyoruz? Open Subtitles كيف لنا أن نعلم بأنه لم يستحوذ على القصبات النووية بالفعل؟
    Bunu yapmak yerine, biz balıkları besleyebileceğiniz bazı balık çubukları geliştirdik. TED بدلا من القيام بذلك في الواقع، لقد قمنا بتطوير بعض عيدان الأسماك يمكنك إطعام الأسماك.
    Balkabakları için güvenli çubukları kullanacaklar listesindeler. Open Subtitles جميعهم موافقون لاستخدام عصي آمنة لزينتهم المضيئة
    Zamanlarının çoğunu giderek büyüyen yapıları oluşturan çubukları bir araya getirerek harcarlar TED ويقضون معظم وقتهم في تجميع العصى في الهياكل المتنامية
    Şu nükleer çubukları ele geçirene kadar da olamayacağım. Open Subtitles ولن أكون على ما يرام حتى نجد تلك القضبان
    Onu kullanmak, bize çubukları şehre sokmamızı sağlayacak tek yolu açtı. Open Subtitles استغلالها كان الوسيلة الوحيدة لنا لإدخال القضبان إلى المدينة
    Bir uydudan daha mahrum olmaya tahammül edemeyiz. Nükleer çubukları ilk seferde de böyle kaybetmiştik. Open Subtitles لا يمكننا أن نتحمل فقداناً آخر في بث القمر الصناعي، هكذا فقدنا القضبان بالمقام الأول
    Harmonik çubukları araması için birilerini gönderdiniz mi? Open Subtitles هل تمّ إرسال أحد للبحث عن القضبان الموسيقية؟
    Teröristler ele geçirmeden önce çubukları nakil etmek zorundayız. Open Subtitles يجب أن ننقل هذه القضبان قبل أن يتمكّن الإرهابيّون من الوصول إليها
    Yakıt çubukları, hafif silahlara dayanacak bir kapsülde tutuluyor. Open Subtitles قضبان الوقود داخل كبسولة محمية قادرة على مقاومة الأسلحة النارية الصغيرة
    Bence nükleer çubukları reaktörden çıkarmayı hiç düşünmüyordu. Open Subtitles لا أظنّه كان ينوي نقل قضبان الوقود عبر بوّابة من المفاعل
    Yapman gereken tek şey, nükleer çubukları geri getirmek ve tüm olan biteni geçmişe gömmek. Open Subtitles كل ما عليك فعله هو جلب القصبات النووية وبعدها انسى كل ما سيحصل بعدها
    Nükleer çubukları ülke dışına çıkarmanın başka bir yolunu bulmalıyız. Open Subtitles نحتاج لإيجاد طريقةً أخرى لإخراج القصبات النووية لخارج البلاد
    Çocukken çubukları ağzıma böyle sokardım. Open Subtitles عندما كنت صغيرة.أعتدت علي وضع عيدان الطعام في فمي مثل هكذا
    Hegal çubukları dediğimiz çubukları kullanarak, rahim boyu kanalını açıyoruz. Open Subtitles وللوصول إلى الجنين "مستخدمين في ذلك ما يسمى عصي "هيجال
    Şempanzeler çoğunlukla basit eşyalar olarak çubukları kullanırlar... Open Subtitles يستخدم الشامبانزي العصى عادة كأداة بسيطه
    Haline bak. Neden çatal kullanmıyorsun? çubukları iyi kullanamıyorsun. Open Subtitles انظري إلى نفسك، استعملي الشوكة، أنت لا تجيدين استعمال العيدان.
    20 dakika öncesine kadar buzlu şeker çubukları ve yapıştırıcı ile küçük kafes şeklinde kule inşa ediyordum. Open Subtitles منذ 20 دقيقة ، لقد كنت أبني ذلك البرج الصغير المتشابك بواسطة أعواد تثبيت البوظة و مدفع الغراء
    -Yakıt çubukları. -Başarısız bir Kuzey Kore reaktöründen. Open Subtitles إنها أعمدة الطاقة من مفاعل كوريا الشمالية
    çubukları hiçbiriniz görmediniz. Open Subtitles ولا أحد منك يا رفاق رأى الأنابيب
    Kontrol çubukları çalışmıyor! Open Subtitles أذرع التحكم لا تعمل
    O yüzden İşimizi sağlama almak için... ve bir şey olursa hızlıca geri dönebilmek için, bu parlayan çubukları arkamızda bırakıyoruz. Open Subtitles لكي نحرص على عدم حدوث ذلك وأن نعثر دوماً على طريق عودتنا سنرمي تلك الأعواد المتوهجة خلفنا
    Ve sonra da burnumu düzelttiler, ve şöyle çubukları getirdiler ve soktular burnuma ta beynime kadar soktular çubukları ve başımın tepesinden çıkacaklarmış gibime geldi, ve herkes bunun beni öldürmesi gerektiğini söyledi ama öldürmedi, çünkü sanırım acıya karşı toleransım çok yüksek. TED وبعدها اضطروا لتقويم انفي واخذوا تلك القضائب ووضعوها داخل انفي حتى وصلت الى دماغي حتى احسست انها ستخرج من فوق رأسي حتى ان كل شخص قال انها لابد ان تقتلني لكنها لم تفعل, واظن لأن لدي مقدرة عالية على تحمل الألم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more