Ve yerimin sadece Batı'da ya da Afrika'da olmadığını öğrendim, ve hala kimliğimi arıyorum, ama Gana'nın demokrasiyi daha iyi uyguladığını gördüm. | TED | لقد تعلمت بأن مكاني ليس هو في الغرب أو في أفريقيا، ولازلت أبحث عن هويتي، لكني رأيتُ غانا إنشات ديمقراطية بصورة أفضل. |
Hayır, her şeyi öğrendim. Ve kendim öğrenmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لا, لقد تعلمت كل شيء واضطررت إلى أن أتعلمه بنفسي |
Fakat sonra toryumu öğrendim ve hikaye daha da iyi hale geldi. | TED | ولكني تعلمت عن الثوريوم وقتها وأصبحت الأمور أفضل. |
Az önce siz ikinizin bir oxy sevkiyatını soyduğunuzu öğrendim ve kıçlarınızı hapisten kurtarmak için iki moronu öldürmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد اكتشفت تواَ أنكما مسؤولان عن خطف حافلة حبوب وقتلت شخصين متسكعين للحفاظ على مؤخراتكم من سجن |
Az önce Oxy sevkiyatı soygunundan ikinizin sorumlu olduğunu öğrendim ve hapse düşmenizi engellemek için iki ahmağı öldürmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | اكتشفت تواَ بأنكما مسؤولان عن اختطاف شحن حبوب " أوكسي " واضطررت لقتل اثنان متسكعان لأبقي مؤخراتكم عن السجن |
Çok heyecan vericiydi ve kayda değer şeyler öğrendim ve bugün sizlerle paylaşmak istediğim harika bağlar kurdum. | TED | وكان الأمر مثيرا جدا وتعلمت بعض الأشياء المهمة وكوّنت بعض العلاقات الرائعة وأريد أن أشارككم ذلك اليوم. |
Ancak o travmatik sınav boyunca, berbat farklılıklar olduğunu öğrendim ve onlarda pozitif bir şey bulmak zor. | TED | ولكني تعلمت خلال هذه المحنة الصادمة أن هناك اختلافات نتقبلها ببساطة ومن الصعب أن تجد إيجابية في هذه الاختلافات |
Ve sonra iki motorlu uçak kullanmayı öğrendim ve iki motorlu derecemi aldım. | TED | و بعد ذلك تعلمت أن أقود طائرة بمحركين ثم أخذت تقييمي لقيادة الطائرات ذات المحرك المزدوج. |
Ve sonra kötü havada da iyi havada olduğu kadar rahat uçmayı öğrendim ve cihaz kullanma derecemi aldım. | TED | و تعلمت القيادة في الجو السيئ والجيد ثم تقييمي الخاص بالمعدات. |
diye düşündüm. Ve yaptım, ters uçuşu öğrendim ve akrobatik uçuş eğitmeni oldum. | TED | و فعلت ، تعلمت كيف أطير رأسا على عقب و أصبحت مدربة طيران بهلواني. |
Hasta olunca çok şey öğrendim ve şaşırtıcı olan şeylerden biri kanser deneyiminin çok küçük bir bölümü tıp ile ilgiliydi. | TED | تعلمت الكثير أثناء المرض وإحدى الأشياء المذهلة أن جزءاً صغيراً من علاج السرطان يتمثل بالدواء |
Onlar gibi yazmayı öğrendim ve sonra kendim olarak yazmayı öğrendim. | TED | تعلمت أن أكتب مثلهن، وبعد ذلك تعلمت أن أكتب كما عليه أنا |
Aynı zamanda ses yaratabildiğimi öğrendim ve insanların bu sese nasıl tepki verdiklerini gördüm. | TED | وفي نفس الوقت، تعلمت أنه يمكنني إحداث صوتٍ، ولاحظت كيف يستجيب الناس لي. |
Daima ikinci seçeneği seçmeyi öğrendim ve bunun beni daha da güçlendirdiğini gördüm. | TED | دائما ما تعلمت أن أذهب للخيار الثاني، ولقد وجدت أنها كانت تأخذني من قوة إلى قوة. |
Çok şey öğrendim ve gerçekten çoğu insan gibi sekiz saat derin uykuya ihtiyacım olduğunu öğrendim. | TED | تعلمت الكثير، ووجدت أنني أحتاج فعلاً، كمعظم الناس، إلى ثماني ساعات من النوم. |
Az önce Oxy sevkiyatı soygunundan ikinizin sorumlu olduğunu öğrendim ve hapse düşmenizi engellemek için iki ahmağı öldürmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | اكتشفت تواَ بأنكما اثنان مسؤولان عن اختطاف شحنة " أوكسي " واضطررت لقتل متسكعين لأبعد مؤخراتكم عن السجن |
Arka bahçede oynadım, okumayı öğrendim ve hatta sebzelerimden bile biraz yedim. | TED | لعبت في الحديقة وتعلمت القراءة وحتى أكلت بعض خضرواتي |
Ama bu dünyada bazı insanların her gün o kadar sıkı çalışmak zorunda olduklarını da öğrendim, ve bu çok zihin açıcıydı. | TED | وتعلمت أيضاً أن هنالك بعض الاشخاص في العالم يتوجب عليهم العمل كل يوم عملاً مرهقاً وقد وسع ذلك أفقي كثيراً |