Siyasi ve ekonomik liderlerimiz bağlantısallığın hayırseverlik değil fırsat olduğunu öğreniyorlar. | TED | قادتنا السياسيون والاقتصاديون يتعلمون أن الارتباط ليس جمعية خيرية، إنها فرصة. |
Çocuklarımız okuma yazmayı çok hızlı öğreniyorlar, makine kullanmayı da öyle. | TED | أطفالنا ينمون بسرعة و يتعمون القراءة بسرعة و يتعلمون استخدام الآت. |
İlk olarak kendi annelerinin sesini öğreniyorlar. | TED | بادئ ذي بدء، يتعلمون نبرة أصوات أمهاتهم. |
İnsanlar çöpten bir şey alıp sonra çok para ettiğini öğreniyorlar. | Open Subtitles | ناس ياخذونها من القمامات ثم يكتشفون انها تسوي الكثير من المال |
Belki dahi olabilirler ama benden de öğreniyorlar. | Open Subtitles | وقد يكونون عباقرة، لكنّهم يتعلّمون منّي أيضاً. |
Salgın gittikçe büyüyor. İnsanlar bu konuda daha çok şey öğreniyorlar.. | TED | يتعلم الناس يوماً بعد يوم الكثير عن المرض |
Ayrıca bunu müfredatta hayatlarının ve anlatılarının bulunmaması sayesinde öğreniyorlar. | TED | ويتعلمون ذلك أيضًا خلال تغيب حياتهم وحكاياتهم في المناهج التعليمية. |
Doğuştan gelen yetenekleri sayesinde Gon ve Killua inanılmaz bir hızla Nen öğreniyorlar. | Open Subtitles | "وبفضل مواهب (جون) و(كيلوا) الفطريّة يتعلّمان "النين" بسرعة مذهلة" |
Çünkü görüyorsunuz, insanlar gerçek içeriklerle öğreniyorlar. | TED | لانك تلاحظ ان مستخدمي ديولينجو يتعلمون باستخدام محتوى حقيقي |
Uydurma cümleler yerine kendiliğinden ilginç olan gerçek içeriklerle öğreniyorlar. | TED | على عكس التعلم بالجمل المعدة مسبقا الناس يتعلمون باستخدام محتوى حقيقي وهو بطبيعته ممتع |
Yani insanlar gerçekten bir dil öğreniyorlar. Ve şaşırtıcı bir şekilde, | TED | اذاً الناس يتعلمون لغة. لكن ولربما بشكل مفاجئ |
Çünkü en nihayetinde, onlar, bu dünyada nasıl işlev göreceklerini değil de dünyanın tam olarak neye benzediğini o haliyle öğreniyorlar. | TED | لأنهم في النهاية يتعلمون تقريبا بالتعرف على العالم, وليس بتعلم كيفية العمل داخله. |
Victor gibi çocuklar bu tarz projeler yapıyor ve değişkenler gibi önemli kavramları öğreniyorlar, ki bu daha sadece başlangıç | TED | فعندما يقوم أطفال مثل فيكتور بابتكار مشاريع كهذه، فإنهم يتعلمون مفاهيم مهمة كالمتغيرات، لكن ذلك ليس سوى البداية. |
Yani yaparak öğrendikleri kadar izleyerek de öğreniyorlar. | TED | إذاً فهم يتعلمون أكثر كلما يشاهدون أكثر لأنهم يتعلمون بالممارسة. |
öğrenciler nesneler ile etkileşime girdikleri zaman daha kolay öğreniyorlar. | TED | الطلاب يتعلمون بشكل أفضل حين يتفاعلون مع المادة. |
Ve bu kesinlikle harikaydı, öğrenciler birbirlerinden öğreniyorlar ve bize öğreterek öğrediklerini söylüyorlar. | TED | حقاً كان ذلك مذهلاً، حين يتعلم الطلاب من بعضهم البعض، وحين يخبروننا انهم يتعلمون ايضاً من خلال التدريس. |
Ateşle oynayarak hava girişi, yanma ve yanık gaz gibi ateş hakkındaki temel prensipleri öğreniyorlar. | TED | من خلال اللعب بها يتعلمون بعض المبادئ الأساسية النار كالاستنشاق والاحتراق و العادم |
Sonra da Baharatlı Domates'in isyanın başında olduğunu öğreniyorlar. | Open Subtitles | وثم يكتشفون أن الطماطم الحارة .هي كانت المسؤولة عن المقاومة |
Şunu sorunca öğreniyorlar: | Open Subtitles | يكتشفون عندما يسألون، |
Bu s.ktriklerim işi öğreniyorlar. | Open Subtitles | الأوغاد يتعلّمون |
Fakat gerçekten birşey öğreniyorlar mı? | Open Subtitles | لكن هل يتعلّمون شيئا ؟ |
İnsanlar sorguluyorlar, insanlar kendilerini idare ediyorlar, kendi işlerini yönetmeyi öğreniyorlar, geleceklerini kendi ellerine alıyorlar. | TED | يطلب الناس العلم وينظمون أنفسهَم بأنفُسهم. ويتعلمون إدارة حياتهم بأنفسهم. فهم يمتلكون مستقبلهم بين أيديهم. |
James ve Dr. Railly oğullarını takip ediyor, yani O'nun gibi düşünmeyi öğreniyorlar. | Open Subtitles | (چايمس) والدكتورة (رايلي) يتتبّعان ابنهما وهذا يعني أنّهما يتعلّمان التفكير مثله |
Çünkü bizim dünyamızı öğrenmiyorlar, kendilerininkini öğreniyorlar. | Open Subtitles | لن يشكل أيٌ من ذلك فرقا لأنهم لا يدرسون تحضيرا لعالمنا بل تحضيراً لعالمهم |