Hatırladığım kadarıyla, bana dünyada basketboldan daha önemli bir şey olmadığını öğretmiştin. | Open Subtitles | اتعرف, كما اذكر علمتني ان كرة السلة هي اهم شيء في العالم |
Bana bir ajanın her zaman dudaklarını ıslak tutmasını ve bir şey içmeden önce belirtileri beklemesi gerektiğini öğretmiştin. | Open Subtitles | علمتني ذات مرة أن العميل في مهمة عليه أولاً أن يبلل شفتيه وينتظر الأعراض قبل أن يشرب أي شيء |
Doğru. Güzel şeyleri taklit ettim tabii ki. Sen öyle öğretmiştin. | Open Subtitles | صحيح ، بالطبع الأشياء الجيّدة تُقلّد ، هذا ما علمتني إياه |
Aynı zamanda bana insanlarla kaynaşamayacağımı ve evlenemeyeceğimi öğretmiştin. | Open Subtitles | كما أنّكَ علّمتني بأنّي لا أستطيع مخالطة الناس أو أن أتزوّج |
Ama bana kişisel konuları bir kenara bırakmamı öğretmiştin. | Open Subtitles | بالفعل. لَكنَّك علمتنى تجاوز المشاعر الشخصية.. |
Bunu bize sen öğretmiştin, değil mi? | Open Subtitles | فهذا ما علمتنا إياه ، أليس كذلك ؟ |
Aynı zamanda büyüklerime saygı göstermemi de öğretmiştin. | Open Subtitles | علمتيني أيضا أن أحترم الأكبر مني سناً |
Kaçmakta olan kişinin zihnini okumayı bana sen öğretmiştin, unuttun mu? | Open Subtitles | أنتَ مَن علّمني كيف أقرأ ذهنيّة مدانٍ فارّ، أتذكر؟ |
6 yaşındayken... bana, haragei dersleri öğretmiştin. | Open Subtitles | عندما كنت في 6 علمتني دروس كثيره عن الهرجاي |
Geçen sefer bana suda yürüme Jutsu'sunu öğretmiştin... | Open Subtitles | في المرة السابقة علمتني تقنية السير على الماء |
Bu yıldız sisteminde olmaları gerekiyor. Bunu sen öğretmiştin. | Open Subtitles | يجب أن يكونوا في هذا النظام الشمسي أنت علمتني ذلك |
Bir dakika, hatırlıyor gibiyim ama o oyunu sen bana öğretmiştin. | Open Subtitles | انتظروا ، انتظروا يبدو أنني أتذكر هذا ولكنها لعبة أنتِ علمتني إياها |
Hep detayların çok önemli olduğunu öğretmiştin. | Open Subtitles | ، أنت علمتني أن التفاصيل هي أهم ما في الحياة |
Bana sen öğretmiştin. Bu tarz analizleri korkunç ve aşırı kesin şekilde yapardın. | Open Subtitles | لقد علمتني هذا, و جعلت هذه العملية صعبة و مغرية و محددة |
Bana iyi bir anlaşma için, iki tarafın da hayal kırıklığı yaşaması gerektiğini öğretmiştin. | Open Subtitles | لقد علمتني أن التفاوض الجيد هو الذي يُخرج كلا الطرفان خائب الأمل |
Ölür. Merhamet zayıflara göredir. Bunu da bana sen öğretmiştin. | Open Subtitles | يموت، فإنّ الرحمة للضعيف، إنّك علمتني ذلك أيضًا. |
Evet, beni buraya satranç oynamak için ilk getirdiğinde öğretmiştin. | Open Subtitles | أجل، لقد علمتني ذلك أول مرة جلبتني لهنا لنلعب |
Bazen kalıp, kavga etmeyi ve bazen de yardım için koşmayı öğretmiştin. | Open Subtitles | حسناً، علّمتني في بعض الأحيان أنّ عليك أن تقف وتقاتل... وفي بعض الأحيان عليك الركض لطلب المساعدة |
İnsan vücudunda gökyüzündeki yıldızlar kadar atom olduğunu bana sen öğretmiştin. | Open Subtitles | علّمتني أنّ ذراتنا بعدد نجوم السماء. |
Merhamet zayıf kişiler içindir. Bunu da bana sen öğretmiştin. | Open Subtitles | الرحمة للضعفاء، لقد علّمتني ذلك أيضًا. |
Bana buzun içinden nasıl balık tutulacağını öğretmiştin. | Open Subtitles | علمتنى كيف أصطاد السمك من خلال الجليد |
Dışarıda iz sürmeyi bize sen öğretmiştin. | Open Subtitles | ...لقد علمتنا أفضل طرق تقفي الأثر حينذاك |
- Bunu sen öğretmiştin. | Open Subtitles | أنتِ علمتيني هذا |
Bana kendi kaderimi yaratabileceğimi sen öğretmiştin. | Open Subtitles | أنتما من علّمني أن يإمكاني تشكيل قدري |