Hayır, beni hatırlar öfkesinin işi geciktirmesini istemiyorum. | Open Subtitles | كلا, سيتذكرني لا أريد أن يؤثّر غضبه على المسألة |
Eğer kocası sırrını keşfederse, öfkesinin baskısını hissettireceğini biliyordu. | Open Subtitles | عرفت أنه إذا اكتشف زوجها سرها فستشعر بكامل غضبه يصب عليها |
öfkesinin kaynağı olan bu kişiyle yüzleşemediğinden, başka bir kaynağa yöneliyor. | Open Subtitles | و ذلك الشخص هو سبب غضبه لكن بسبب عدم قدرته على مواجهته فهو ينتقم من بدلاء |
Ve öfkesinin yersiz olup olmadığından emin değil. | Open Subtitles | بما أنهما لم يكونا مساعدان مؤخراً وهي غير واثقة ما إذا كان غضبها في محله |
öfkesinin geçmesi ve seni kabul etmesi için tek yolun sandalye olduğuna inanman gerekiyordu. | Open Subtitles | كان يجب عليكي التصديق بأن هذه هي الطريقة الوحيدة .لها لتنسى غضبها و تتقبلك |
Şüphelinin öfkesinin asıl hedefi babalar olabilir. | Open Subtitles | قد يكون الأباء هم الهدف الحقيقي لغضب الجاني |
Paradine'in o ölümcül gecedeki öfkesinin nedeni olarak sizi suçluyorum. | Open Subtitles | اقول لك يا لاتور, ان الكولونيل بارادين كانت لديه سبب لغضبه الشديد فى تلك الليلة |
Ama bunu yapmak için, öfkesinin kaynağını tanımalıyız. | Open Subtitles | لكن كي نفعل ذلك,علينا أن نتعرف على سبب غضبه |
öfkesinin gerçek amacı gitmişti bir kere, yerini dolduracak bir şeye ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | أتعلم, ما أنْ تتلاشى فورة غضبه الحقيقية ويحتاج إلى استبدال. |
Belki öfkesinin merkezindeki adamı böyle görmek istedi. | Open Subtitles | ربما هذه هي الطريقة التي اراد بها ان يرى الرجل الذي في مركز غضبه |
- 9 Nisan babasının doğumgünüymüş. - öfkesinin temeli. | Open Subtitles | التاسع من أبريل كان عيد ميلاد والده جوهر غضبه. |
Ya da en azından öfkesinin gerçek hedefi yerine onları kullanıyor. | Open Subtitles | أو على أقل تقدير يستخدمهم كبديل عن هدف غضبه الحقيقي |
öfkesinin daha kötü şeyler.. ..yapmasına engel olmak için ona ulaşmalıyım. | Open Subtitles | يحسُن أن أحاوره قبلما يستفحل غضبه لشيء أسوأ. |
Bekleyip öfkesinin geçmesini eski hâline dönmesini umut ettim. | Open Subtitles | ... لذا قررت أن أنتظر حتى ينتهي غضبه متمنياً أن هذا قد يفلح معه |
Köylüler bu olayı, öfkesinin bir işareti olarak algıladılar. | Open Subtitles | القرويون اعتبروا هذا علامة على غضبه |
Fakat öfkesinin ceremesini çekecek olanlar insanlardı. | Open Subtitles | ولكن البشر هم الذين سيتحملون أوزار غضبه |
Henüz öfkesinin kaynağıyla yüzleşmeye hazır değil. | Open Subtitles | انها ليست جاهزة لمواجهة مصدر غضبها بعد |
öfkesinin hastane personeli ve doktorlar yerine acil müdahale ekiplerine yönelmesi çocuğunun doğal sebeplerden ölmediğini gösteriyor. | Open Subtitles | فى الواقع يبدو ان غضبها يتركز على المستجيب الاول بدلا من المستشفى او الاطباء مما يشير الى ان ابنها على الاغلب لم يمت نتيجة اسباب طبيعية |
Bu vakada şüpheli öfkesinin birikmesine izin verip patlıyor. | Open Subtitles | بهذه القضية المشتبهة تدع غضبها ينتشر |
Vatandaşın öfkesinin patlama noktasıyım. | Open Subtitles | أنا نقطة ملتهبة لغضب المواطن |
Kedi midesinin oğlum nezaketinin kocam da öfkesinin kölesiydi. | Open Subtitles | القط عبداً لجوعه وابني لنزاهته وزوجي لغضبه |