Ben ölü adama bakarken, kaçıp gitti. | Open Subtitles | بينما كنت أنظر الى الرجل الميت فهي سافرت |
Üç yıl önce bu ölü adama kemik kırıkları, seramik diş kaplaması ve plastik stent nakledilmiş. | Open Subtitles | اجزاء عظمية طقم اسنان من الخزف وقطعة بالستيكية زرعت في هذا الرجل الميت قبل 3 سنوات |
Görünüşe göre patron ölü adama mesaj atıyor. | Open Subtitles | يجب ان استغل هذا يبدو ان الرئيس يراسل الرجل الميت |
Evet, pardon. Eve getirdiğin ölü adama yer yok. | Open Subtitles | نعم، آسفة، ليس هناك مكان خال للرجل الميت الذي عدت به إلى المنزل. |
Bunu o ölü adama söylemeye ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيكِ بأن تقول هذا للرجل الميت هناك؟ |
Peki ya USB'deki bilgileri bu yarı küredeki her blog yazarına ve gazeteciye gönderilmesini sağlayacak olan ölü adama? | Open Subtitles | أجل، ماذا عن رجال موتى يرتّبون لوصول العلومات التي في تلك الذاكرة إلى يد كلّ كاتب مدوّنة وصحفيّ في العالم؟ |
Peki ya USB'deki bilgileri bu yarı küredeki her blog yazarına ve gazeteciye gönderilmesini sağlayacak olan ölü adama? | Open Subtitles | أجل، ماذا عن رجال موتى يرتّبون لوصول العلومات التي في تلك الذاكرة إلى يد كلّ كاتب مدوّنة وصحفيّ في العالم؟ |
Jonah ölü adama dokundu. | Open Subtitles | هاي سيدي . اوه ، (جونا) لمس شخصا ميتا ! |
Jonah ölü adama dokundu. | Open Subtitles | (جونا) لمس شخصا ميتا ! |
ölü adama dokunuyorsun şu an. | Open Subtitles | كلمس الرجل الميت هناك |
- Tabii, suçu ölü adama at. - Evet, çok yaratıcısın. | Open Subtitles | - بالتأكيد، ألقِ الّلوم على الرجل الميت . |