Her gün burada ölüyorsun ve her şey yeni baştan başlıyor. | Open Subtitles | كلّ يوم تموت في هنا و كلّ يوم يبدأ من جديد. |
Doğuyor, yiyor, içiyorsun becerebildiğin sürece düzüşüyor ve ölüyorsun. | Open Subtitles | تولد، تأكل، تشرب تمارس الجنس عندما تستطيع، تموت |
ölüyorsun ve de arkadaşlarınla bir bira içmek için durmuyorsun, ha? | Open Subtitles | أنت تحتضر ولم تمرّ حتى لتناول البيرة مع رفاقك؟ |
7300 m'nin üzerinde, dikey limittesin, zaten ölüyorsun. | Open Subtitles | فوق الـ 24 ألف قدم، بلغت الحدود العمودية، أنت تحتضر. |
Aksi takdirde özgürlüğünü sağlayacak anahtarın içinde olduğunu bilerek ölüyorsun. | Open Subtitles | ما عدا ذلك، تموتين وأنت تعرفين أن المفتاح إلى حريتك |
Ama yere düşünce ölüyorsun, ne anlamı var? | Open Subtitles | لكن عنها ستموت ، ستسحق نفسك ما الفائدة إذاً؟ |
Sen ölüyorsun. Ama sana üç dilek hakkı vereceğim. | Open Subtitles | أنت حقاً تحتضرين ولكنني سوف أمنحك ثلاث أمنيات. |
# Neden bilmiyorsun, ama denemek için ölüyorsun | Open Subtitles | وانت لا تعرف السبب ولكنك تموت فى سبيل المحاولة انت تريد انت تقبل الفتاة |
ölüyorsun ve iblis eski evine yerleşiyor. | Open Subtitles | هذا ليس كما تعتقد ، أنت تموت و وشيطان ينشئ محل في منزلك |
Eğer bunlarsan bu hücrelersen bir gün öldüklerinde, ölüyorsun. | Open Subtitles | لو أن هذه تكوينك هذه الخلايا إذن عندما تموت هذه الخلايا, تكون النهاية |
Zaten canım yalnız ölüyorsun. Yapayalnız. | Open Subtitles | على أي حال، حبيبتي، تموت في يدك الخاصة بك. |
Bilmiyorum. ölüyorsun işte. Niye bir cevap gerekiyor? | Open Subtitles | لا أعرف، تموت فحسب لماذا يجب أن تكون هناك إجابة لكل سؤال؟ |
Diyelim ki sana kamyon çarptı, kenarda yatmış ölüyorsun son bir şarkılık zamanın kaldı. | Open Subtitles | إن صدمتك شاحنة و كنت راقداً ممسكاً بهذه الآلة تحتضر و كان أمامك وقت لتغني أغنية واحدة |
Buna ihtiyacın yok, Çizelgene baktım. ölüyorsun. | Open Subtitles | هيا، أنت لا تحتاج اليه قرأت سجلك، أنت تحتضر |
Tamam belki biraz bencil olabilirsin ama kendine haksızlık etme, ölüyorsun. | Open Subtitles | حسنا, إذا ربما كنت أنانيا بعض الشيء، ولكن ياصاح, لا تنزعج كثيرا. لقد كنت تحتضر. |
Sırf ölüyorsun diye bu senin hala baş belası biri olamayacağın anlamına gelmez. | Open Subtitles | ليس لأنّكَ تحتضر ذلك يعني أنّك ستكون وضيعًا. |
Köfte kızartıyorsun. Sonra 60 yaşına geliyorsun, ölüyorsun ve ne yapıyorsun? | Open Subtitles | وتبلغين ال 60 من عمركِ ثم تموتين وماذا قدمتِ ؟ |
Dış dünyadaki vücudun ölüyor ve sen de onunla ölüyorsun. | Open Subtitles | جسدكِ في العالم الخارجي يموت وسوف تموتين معه |
Kanlı Mary'i çağırıyorsun, zil sesini duyuyorsun, o aynadan çıkıp geliyor sonra sen de ölüyorsun. | Open Subtitles | تنادين ماري الدموية ثم تسمعين الجرس تأتي من خلال المرآة ثم تموتين |
Hani filmlerde insanları arayıp öleceğini söylüyorlar ve ölüyorsun ya, onlardan. | Open Subtitles | أيّ من تلك الأفلام التي تأتيك بها المكالمات والتي تقول أنك ستموت ثم تموت |
ölüyorsun anne. Ve yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | إنّك تحتضرين يا أماه، ولا نملك أيّة حلول. |
Lanet, bana soru sormak için ölüyorsun. | Open Subtitles | يا إلهي , ستموتين وتسأليني سيئاً |
ölüyorsun, Stefan. | Open Subtitles | إنّك تُحتضَر يا (ستيفان). |
Bunun yerine, geleceğini çalanın ben olduğumu bilerek tek başına ölüyorsun. | Open Subtitles | بدلاً من ذلك تموتُ وحيداً و أنتَ تعرف أني أنا الشخص المطلوب أني الشخص الذي أنهى مستقبلك |