"öldürücü bir" - Translation from Turkish to Arabic

• مميتة
• مميت
• مقتل التنين
• قاتل أثناء ارتكاب
• سلالة فتاكة

Öldürücü bir darbe vurduğunu hissetti. Yalnızca arkadaşına değil, kendisine de.
لقد شعر و كأنه قد ضرب ضربة مميتة ليس فقط لصديقه

Düşünsene, nasılsa 8 ay önce Öldürücü bir iğneyle ölecektin.
دعنا نرى, ستكون ميتاً جراء حقنة مميتة تقريباً بعد من ثمانية اشهر من الآن

Geryon üç bacaklı, üç kafalı ve Öldürücü bir hayvana sahip tehlikeli bir canavardır.
وحش آثم لديه ثلاثة أزواج من الرجول وثلاثة رؤوس وهراوة مميتة

"1997 yılında Öldürücü bir virüs yüzünden 5 milyar insan ölecek.
خمسة ملايين شخص سيتوفون بسبب فيروس مميت عام 1997

Yasa dışı bir haneye girmek, başkasının canını tehlikeye atmak, suç silahı bulundurmak, Öldürücü bir silahla saldırmak.
جريمة تعدّي مخاطرة متهوّرة جريمة بحيازة مسدّس هجوم بشكل مميت

Şey, aslında ikincisinin Öldürücü bir darbesini görmedim ama Bowen burada olduğuna göre kazanmış olmalı.
حسنا, صحيح أننى لم أشهد مقتل التنين الثانى ولكن بما أن بوين هنا فهذا يعنى أنه أنتصر عليه

Ancak, Öldürücü bir silahı ateşlediğiniz gerçeği komisyon toplantısında bana kötü niyet hissini verdi.
رغم ذلك، حقيقة أنك استخدمت سلاح قاتل أثناء ارتكاب الجريمة يرجح تعمد الأذى

- Mulder, bunun nedeni oldukça Öldürücü bir organizma.
-هذا نتيجة فطر من سلالة فتاكة .

Çok Öldürücü bir maddedir.
أشيائ مميتة للغاية

Öldürücü bir güç uygulamam söz konusu değil.
ليس بقوة مميتة بالتأكيد

Öldürücü bir şeye benzemiyor.
تلك لا تبدو مميتة جدّاً .

Ama Öldürücü bir silahı ele geçirmek ve kullanmak işte bu ciddi bir sorun.
ولكن استحواز واستخدام سلاح مميت هي مشكلة كبيرة

Kurbanlarını öldüren Öldürücü bir tükürük kokteyli yaratmak için.
لإنشاء خليط مميت إلي الريق الذي يقتل ضحاياه

Aniden meydana gelince Öldürücü bir yolda...
عندما يتضح فجأة أنهم على مسار مميت

En azından Öldürücü bir biçimde ıslak bir cesetle...
على الأقل هجوم بشكل مميت ورطب بعض الشيء