Biyobasım ile ilgili en büyük problem o boşluğu onlar için nasıl yaratacağımız ve etrafındaki hücrelerin ölmemesi için nasıl hızlı olacağımız. | Open Subtitles | والتحدي الأكبر في انتاج الخلايا البشريه هو ان تفسح المجال لهذه الأشياء وتصنعها بسرعه حتى لا تموت الخلايا التى حولها |
Sen ve Sarah'ın ölmemesi için uçaktan ayrılmalıyım. | Open Subtitles | لابدّ أن أخرج من الطائرة حتى لا تموت أنت و(سارة) |
Yani, birilerinin ölmesini bekleyip Anna'nın onlardan ölmemesi için dua etmek, değil mi? | Open Subtitles | إذن يجب أن أنتظر كى يموت أحد وأصلى لـ (أنا) كى لا تموت قبله |
- Bence parasının karşılığını aldı. - Adamın ölmemesi gerekiyordu. | Open Subtitles | ـ قلتُ بإنه يستحق الحصول على ماله ـ كان من المفترض أن لا يموت |
Şu anda bu adamın ameliyat masasında ölmemesi için dua etsen iyi olacak. | Open Subtitles | الآن , من الأفضل لك أن تدعو الله أن لا يموت هذا الشخص على الطاولة |
Şu anda bu adamın ameliyat masasında ölmemesi için dua etsen iyi olacak. | Open Subtitles | صحيح , أنا أحس بالنبض الآن , من الأفضل لك أن تدعو الله أن لا يموت هذا الرجُل على الطاولة |
Anlarsın, ölmemesi için. | Open Subtitles | تعلم؟ كي لا يموت |
Sıradan insanların ölmemesi. | Open Subtitles | لا يموت أناسٌ عاديّون. |