"ön planda" - Translation from Turkish to Arabic

    • في المقدمة
        
    • في الواجهة
        
    • الأولوية
        
    kamulajını, renk ve desen değiştiren derisini kullanamadığı takdirde nasıl kolaylıkla göze çarpacağını görüyorsunuz. İşte ön planda deniz yosunları. TED إذا لم تتمكن من إستخدام التمويه استخدم جلدك لتغيير اللون والنسيج هنا بعض الطحالب في المقدمة
    bir basın toplatısı düzenliyoruz ve, en seksi oyuncumuz olarak seni ön planda tanıtmak istiyorum. Open Subtitles ناديتك لأنّ عندنا مؤتمر صحفي، وسأحتاجك لأنْ تكون في المقدمة كأكثر ممثل مثير لدينا
    Uğruna savaşcağın, sürekli ön planda tutacığın türden. Open Subtitles هذا النوع من الحب الذي تُحارب من أجله، هذا الذي عليك دائماً أن تضعه في المقدمة.
    Afrika'daki toplumsal hareketler, demokrasiyi bu şekilde kavramlaştırmada sıklıkla ön planda olmuştur. TED كانت الحركات الاجتماعية الأفريقية في الواجهة في معظم الأحيان لإعطاء الديمقراطية مفهومًا بهذه الطريقة.
    Bunu yapmak için, insanı ön planda tutmamız gerekiyor. TED ولفعل ذلك، يجب علينا أن نمنح الأولوية للناس.
    Metresler hakkında çok hikaye okudum, ve onlar hiçbir zaman ön planda olmayı sevmezler. Open Subtitles بأنني عشيقتُـها المسيطرة ولقد قرأت الكثير عن المسُيطرات وهم لا يأتون ابداً في المقدمة
    Bir daha bunu yapmam. ön planda olmanın hissini biliyoruz artık. Open Subtitles نعرف ماهو الشعور عندما تكون في المقدمة
    Ama her zaman Kira'yı ön planda tuttuğunu biliyorum. Open Subtitles لكنني أعرف أنكِ تضعين مصلحة (كيرا) في المقدمة دائماً.
    Ama her zaman Kira'yı ön planda tuttuğunu biliyorum. Open Subtitles لكنني أعرف أنكِ تضعين مصلحة (كيرا) في المقدمة دائماً.
    Pekala, sanırım ikimizde işlerimizi ön planda tutuyoruz belki de ilişkimizi yürütmenin imkanı kalmamıştır! Open Subtitles -بما اننا نضع عملنا في المقدمة - ربما لا يوجد مكان لعلاقتنا .
    İşte burada ön planda ayrılacak olan üç mürettabatı görüyorsunuz, solda Sergey Ryazansky, Oleg Kotov ortada, ve geriye doğru süzülen gri elbisenin içinde, Mike Hopkins. Open Subtitles تماما هنا يمكنك ان ترى في المقدمة ثلاثة من أفراد الطاقم المغادرين هذا هو (سيرجي ريازانسكاي) على اليسار هناك، (اولغا كوتوف) في الوسط والذي يعوم في الخلف، في بدلةَ القفز الرماديةَ، هو (مايك هوبكنز).
    - Peki. Burada ön planda pencerelere sahibiz. Open Subtitles تقع النوافذ هنا لدينا في الواجهة
    "...ve ön planda olan kişi... Open Subtitles والرجل الذي كان في الواجهة
    Bankaların kirli parayı kabul ettiklerini söylemek... ...bana hiç de sürpriz olmayacak, ama karlarını başka yıkıcı yönlerden de ön planda tutuyorlar. TED حسنا، أنها لن تأتي كمفاجأة أي بالنسبة لي أن أقول لكم أن المصارف تقبل الأموال القذرة، ولكن الأولوية أرباحها في طرق أخرى مدمرة جداً.
    Ve bu meselede bulduklarımıza göre, ne kadar varlıklı iseniz, o serveti daha çok hak ettiğinizi hissediyor, kendi çıkarlarınızı daha ön planda tutuyor ve kendi çıkarınıza hizmet edecek şeyler yapmak istiyorsunuz. Öyleyse bu düşüncelerin değişeceğini düşünmek için de bir neden yok. TED وإذا كان هذا هو الحال، كما وجدنا، انه كلما زدت ثراءاً، كلما شعرت بأن لك حق أكثر في تلك الثروة، وزاد احتمال إعطائك الأولوية لمصلحتك الخاصة فوق مصالح أشخاص آخرين، وتكون على استعداد لأن تفعل أشياء لخدمة هذا المصلحة الذاتية، حسناً ليس هناك سبب للاعتقاد أن هذه الأنماط سوف تتغير.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more