Ama Önemli olan şey bu tür şeyleri birlikte atlatmamız. | Open Subtitles | لكن الشيء المهم هو . أن نتخطى هذه الأمور معاً |
Önemli olan şey, asla kendi arzularınızdan vazgeçmemeniz. | Open Subtitles | أهم شيء هو ألا تفقدا التركيز على أنفسكما |
Burada çok çok Önemli olan şey ilk insanların ekvatoral Afrika'da yüksek UV ortamında evrilmiş olmaları. | TED | الشئ المهم جداً جداً هنا أن الإنسان الأقدم نشأ في بيئات عالية الأشعة فوق البنفسجية، في خط الإستواء في أفريقيا. |
Sayın Başkan, Önemli olan şey panik yapmamak. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة، الأمر المهم هو ألاّ نُذعَر |
İkimiz için de Önemli olan şey bana bir burs almak. | Open Subtitles | ما يهم كلا منا هو بالنسبة لي للحصول على منحة دراسية. |
Önemli olan şey belli bir ağırlığı olur ve o kırbaç sallama sesini çıkarırlar. | TED | ما هو مهم أن لديه وزن معين، ولديه نوع من صوت السوط. |
Yaptıklarımdan gurur duymuyorum asıl Önemli olan şey partimin muhteşemliği resmi devlet dosyalarında yer alıyor. | Open Subtitles | لستُ فخورةٌ بأفعالي ، لكن كلُ ما يهمني الآن هو وجود مستندٍ حكومي يثبت أن حفلتي فائقة الروعة |
Bugün okulda ne olursa olsun, Önemli olan şey, Ryan-Seth Takımı maceraya geri dönüyor, tamam mı? | Open Subtitles | الشيء المهم هو أن الثنائي رايان وسيث قد عادا، حسناً؟ |
Önemli olan şey düşmanı farketmektir. | Open Subtitles | هناك دائما ضحايا يا هارولد الشيء المهم هو معرفة العدو |
Önemli olan şey, işimize dönmemiz ve normal davranmamız. | Open Subtitles | الأن الشيء المهم هو سوف نعود لعملنا الطبيعي ونكون على طبيعتنا |
Önemli olan şey, bundan sonra otlakçılık yapmayı bırakabiliriz. Biraz haysiyetli yaşamaya başlarız. | Open Subtitles | أهم شيء هو أن نتوقف عن العيش هكذا ونحصل على بعض الإحترام |
Asıl Önemli olan şey, avukatın gelene dek bir şey söylememen. | Open Subtitles | أهم شيء هو ألا تقول شيئًا حتى يأتي محاميك |
Bir şey daha, bugünkü dersle ilgili olarak Önemli olan şey... | Open Subtitles | عليكم تذكر أن درس تدريب اليوم هو أن أهم شيء هو... |
Önemli olan şey benimle eve dönmek istemen. | Open Subtitles | إن الشئ المهم ، أنك تريدين العودة إلى البيت معى |
Önemli olan şey, hayatını paylaşabileceği birini bulması... | Open Subtitles | . و الشئ المهم انه وجد شخص ما ليشارك حياته معه |
Fakat Önemli olan şey, artık garip davranışlarda bulunmayacağım. | Open Subtitles | ولكن الأمر المهم هو أنني لن اتصرف بغرابة أكثر |
Tabii ki büyük etkinlikler dikkati çok çeker fakat asıl Önemli olan şey, günbegün ilerleyen şeydir. | TED | طبعا، فان الاحداث الكبيرة تجذب الكثير من الانتباه لكن ما يهم بالفعل هو ما يحدث في كل يوم |
Önemli olan şey; birlikteyiz. | Open Subtitles | ما هو مهم هو أن نكون معاً وطالما نحن معاً |
Şu an tek Önemli olan şey Rhonda'ya bunu yapanı bulmanız. | Open Subtitles | أنظر ، كل ما يهمني الآن أن تكتشفو من الذي فعل هذا في روندا ؟ |
Önemli olan şey, kendiniz yerine başkasına harcamanızdır. | TED | مايهم حقيقة هو في أنك أنفقت هذا المال على شخص آخر عوضًا عن نفسك نرى هذا مرارًا و تكرارًا |
Önemli olan şey, bu karar bir emsal teşkil edecek. | Open Subtitles | الشيء المهم أن هذا الحكم سيؤسس سابقة مهمة |
Onu korkutmamamız lazım. Önemli olan şey, takası yapmamız ve şüpheliyi görmemiz. | Open Subtitles | الأمر الأهم هو تسليم المال و الحصول على وصفٍ شخصيّ للمُشتبه به |
- Neymiş o kadar Önemli olan şey? | Open Subtitles | وما هو ذا؟ الأمر المهمّ للغاية؟ |
İşlerimle meşgulken, annemin beni aldırmak isteyecek kadar Önemli olan şey nedir? | Open Subtitles | ما هو الأمر المهم جداً لأمي لأخذي خلسةً بينما أنا أحاول القيام ببعض الأعمال؟ |
Hemen gelmemi gerektirecek kadar Önemli olan şey neymiş? | Open Subtitles | اذن , ما هو المهم الذي طلبتني من اجله الان ؟ |
Önemli olan şey ise bunların neler olduğunu sen bulmalısın. | Open Subtitles | والشيء المهم أنك يجب أن تفهمي ما هي هذه الإستعمالات |
Peki beni saklandığım yerden çıkartacak kadar Önemli olan şey nedir? | Open Subtitles | إذن ما الأمر المُهم جداً لإخراجي من مكان إختبائي؟ |